Bu yıl Allah için ne yaptım?

Her şeyin bir sonu var. Her gündüzün bir gecesi, her yazın bir kışı…

Her senenin de bir sonu…

Her Aralık ayı geldiğinde, Arif’in içi heyecanla dolardı. Çünkü Aralık demek, aynı zamanda yepyeni bir senenin de müjdecisi demekti.

Arif, Hz. Ömer’in (ra) her akşam kendisine sorduğu soruyu hatırlamıştı şimdi: “Ey Ömer! Bugün Allah için ne yaptın?”

Şimdi bu soru, şöyle de sorulabilirdi pekâla: “Ey Arif! Bu yıl Allah için ne yaptın?”

Arif, kendisine bu soruyu sordu ve düşündü. Bütün sene, gözünün önünden bir film şeridi gibi geçti adeta.

“Bismillah her hayrın başıdır” diye başladığı Ocak ayından bu yana neler yaşamıştı neler?

Neticede “Allah’ın adıyla” başladığı bir seneyi, Onun razı olacağı şekilde geçirmenin gayretinde olmuştu hep.

Tabii birçok şey, bu seneye damgasını vuran virüs salgınının gölgesinde yaşanmıştı.

Ramazan ayında, teravihler ilk defa camilerde değil de, evde kılınmak zorunda kalınmıştı. Ama bu sayede evler camiye dönüşmüştü. Evlerin çokça nurlandığı bir Ramazan olmuştu bu sene.

Arif, mikroplar karşısında temizliği, dinimizin temizliğe verdiği önemi çok iyi kavramıştı. Bir Müslümanın günde beş vakit abdest almasının ne kadar hikmet dolu olduğunu anlamıştı.

Yaz tatili de güzel geçmişti Arif’in. Köyde, virüslerden uzak, tertemiz bir havada, yemyeşil tabiatla iç içe olmuştu. Her sene olduğu gibi dedesinden ve ninesinden yine birçok şey öğrenmişti.

Köyde üzüm asmasının, Ay ve yıldızların altında Allah’ın nimetlerini saymaya kalkmakla bitirmenin mümkün olmadığını idrak etmek, unutamadığı tefekkürlük anlardandı.

Sonunda yine okul zamanı gelmişti tabii. Salgın sebebiyle eğitim-öğretime evde devam etmenin güzelliği, zaten yerini çoktan okul ve arkadaşlarının özlemine bırakmıştı.

Ve nihayet, tedbirli ve sınırlı da olsa, okuluna ve arkadaşlarına kavuşmuş olmak onu çok mutlu etmişti.

“Ev okulu” ve “hayat okulu”, Arif’in bu sene çokça tefekkür ettiği manalar oldu. Hayatta her şeyden bir şeyler öğrenmek, okulu evin ve hayatın merkezinde hissetmek bambaşka tecrübeler idi.

Allah her şeyi güzel yaratıyordu. Salgın hastalıklar gibi kötü gözüken olayların arkasında bile nice hikmetler, güzellikler saklıydı aslında.

Arif, “Bu sene Allah için ne yaptım?” diye düşünürken, hayalen işte bu güzel anılarının içinde buldu kendini.

Ve tabii bu güzellikleri yaşattığı için de şükür ve hamd ile senâ etti Rabbini.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*