Bediüzzaman: “Hayvanlar Allah’ın memurlarıdır”

hayvanlar ve bediüzzaman

Dünya bir düzen içinde yaratılmıştır. Ekolojik denge de bunlardan biri… Özellikle bütün çeşitliliği ve canlılığıyla hayvanlar bu dengenin en önemli unsurlarından.

Tüm hayvan türleri dünya kurulalı beri insanlarla birlikte yaşıyor. Ancak ne yazı ki, binlerce hayvan türleri yok olmayla karşı karşıya. İnsanlar ne yazık ki, hayvan türlerinin nesillerini eriterek ekolojik dengeyi bozmaktadır. Halbuki dinimiz hayvanlara çok önem vermiş, hatta Kur’an-ı Kerim’de bazı süreler hayvan adını taşımaktadır. Bakara (inek) süresi, Nahl (arı) süresi, Ankebut (örümcek) süresi, Neml (Karınca) süresi.

Mukaddes kitabımızda ayrıca, koyun, deve, öküz, inek, at, katır, eşek, köpek, maymun, domuz, yılan, kurt, arı, karınca, örümcek, sivrisinek ve sinekten de bahsedilmektedir.

hayvanlar ve bediüzzaman

HİCRET YOLCULUĞUNDA MAĞARADA İKİ MUHAFIZ

Bilirsiniz; Allah Resül-ü Efendimiz (asm) ile sadık dostu Hazreti Ebu Bekir (r.a.) hicret yolculuğunda müşriklerin takibinden kurtulmak için sığındıkları mağaranın kapısında iki nöbetçi gibi iki güvercin gelip beklemeleri ve örümceğin de harika bir nakışla kalın bir ağla mağara kapısını örtmesi, hayvanlara karşı ne kadar şefkatli olmamız gerektiğini göstermiyor mu?

KEDİLER “YA RAHİM, YA RAHİM” DER

Asrın müceddidi Bediüzzaman Said Nursi’nin hayvanların Allah’ın memurları olduklarını, O’na ayinedarlık yaptıkları ve tesbih edip zikrettikleri konusu üzerinde ısrarla durur. Hatta bize, lüzumsuz yere hayvanları öldürmekten ve onlara zarar vermekten ısrarla kaçınmamız gerektiğini söyler.

Bediüzzaman’a göre kediler Allah’ı tesbih edip zikreder. Kendi müşahedelerini şöyle anlatır:

“… Bu bereketler, ya yanıma gelen hâlis dostlarıma ihsandır; veya hizmet-i Kur’âniyeye bir ikramdır; veya iktisadın bereketli bir menfaatidir; veyahut, “Yâ Rahîm, yâ Rahîm” ile zikreden ve yanımda bulunan dört kedinin rızıklarıdır ki, bereket sûretinde gelir, ben de ondan istifade ederim. Evet, hazin mır- mırlarını dinlesen, “Yâ Rahîm, yâ Rahîm” çektiklerini anlarsın…”

hayvanlar ve bediüzzaman

KARINCALARA ÖZEL SEVGİ

Yu Cumhuriyetçi karıncalara ne demeli? Bediüzaman’ın ilk talebelerinden Molla Hamid’ten dinliyoruz:

“Erek Dağı’nda iken, kış mevsimi yaklaşıyordu. Eski harabe kilisede kışın kalmak zor olacaktı. Belki de mümkün olmayacaktı. Üstâd bize emretti, toprak içinden mağara gibi bir yer kazmak suretiyle bir barınak yapalım dedi. Yerini de bize gösterdi. Eski harabe kilisenin karşı yamacında bir yerde… Biz kazmaya başladık, toprak altından çok karıncalar çıkıyordu, yuvaları imiş meğer. Üstâd geldi, baktı, gördü: ‘Bu karıncaları rahatsız etmeye hakkımız yok. Bir evi yapalım derken, diğer bir evi yıkmak olmaz.’ dedi ve bizi men’ etti.”

Yazının tamamını okumak için Ekim sayımızı kaçırmayın!

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*