Allah depremleri niye yaratır? (2023/08)

Allah depremleri niye yaratır?

Yaz Kur’an kursuna devam eden Arif, o gün Zilzal Suresi’ni ezberleyecekti.

Camiye geldiğinde okumaya başladı:

“İzâ zülzileti’l-arzu zilzâlehâ. Ve ah- raceti’l-arzu eskàlehâ…”

Arif sureyi sonuna kadar iyice çalıştı. Bir müddet sonra ezberlemişti. Hemen hocasına giderek okudu. Hatasız bir şekilde okuduğu için de kocaman bir aferin aldı.

Arif, Zilzal Suresi’nin anlamını da merak etmişti.

“Hocam, ‘Zilzal’ ne demek?”

“Zilzal, ‘yer sarsıntısı, deprem’ demek evlâdım.”

“Aaa, ne kadar ilginç! Yani Zilzal Suresi ‘Deprem Suresi’ mi oluyor?”

“Evet, bir anlamda öyle.”

Ağustos ayında depremi hatırlamak, hem 17 Ağustos depremini hem de yakın zamanda yaşanan büyük depremleri hatırlatmıştı. Çok büyük felâketlerdi.

Arif depremleri hatırlayınca suredeki ayetlerin manasını daha da merak etti.

“Hocam, Zilzal Suresi ne anlatıyor?”

Arif’in merakını gören hocası anlatmaya başladı.

“Zilzal Suresi, bütün sarsıntıların Allah’ın emriyle ve izniyle olduğunu söylüyor Arif. Bir yaprak bile Allah’ın izni olmadan yere düşmez çünkü.”

“O zaman deprem de Allah’ın emriyle mi oluyor yani?”

“Aynen öyle, deprem de Allah’ın emri ve izni ile gerçekleşiyor.”

“Peki, Allah depremleri niye yaratır?”

“Çok güzel ve yerinde bir soru. Bunun elbette çok hikmetleri var. Allah Hakîm’dir. Yani Onun her işinde bir hikmet vardır.”

“Ama depremde insanlar ölüyor ve acı çekiyorlar hocam. Allah bunu ister mi?”

“Bak Arif, evvelâ; biz şuna iman ederiz: Âmentü duasından hatırla; ‘Hayrihî ve şerrihî minallahi teâlâ’. Bunun anlamı şu: Hayır da, şer de Allah’tandır. Yani yaşadığımız bütün güzellikler de, kötü şeyler de Allah’ın izniyle ve dilemesiyle olur. O halde depremler, seller, hastalıklar gibi bütün afetler de Allah’ın dilemesiyledir. O izin vermese bunlar olmaz.”

“Peki Allah neden izin veriyor?”

“Bunun çok hikmetleri olduğunu söyledik. Bu gibi musibet ve felaketler, mesela bazen insanların yaptığı kötülükler ve hatalar sebebiyle olur. Allah böylesi afetlerle kullarını uyarmış olur. Yani ‘Bakalım, verdiğim musibetten kullarım bir ders çıkaracaklar mı? Kendilerini, ahlâklarını ve işlerini düzeltecekler mi? Meselâ bundan sonra binaları daha düzgün ve sağlam yapacaklar mı?’ gibi konularda Allah kullarını uyarmış olur.”

Arif bir müddet düşündü. Fakat kafasına bir soru daha takılmıştı:

“Ama Allah’a karşı vazifelerini ve işlerini düzgün yapan insanlar da bu felaketlerde zarar görebiliyor ve ölüyor. Hem bazen çocuklar da ölüyor. Onların ne günahı var ki?”

“Onların bir günahı yok tabii Arif. Ama Allah Kur’an’da şöyle der: ‘Öyle bir felaketten kaçınız ki, sadece kötü insanlara gelmez, masumlar da onun içinde yanar.’”

Kur’an’ın bu ayeti, Arif’i daha da düşündürmüştü.

“Peki hocam, neden masumlar da zarar görüyor?”

“Çünkü bu dünya, imtihan dünyası evlat. Mülk Allah’ın. Allah kullarını denemek istiyor. Yani ‘Bakalım, nimetler verdiğimde şükrettikleri gibi, böyle sıkıntılar verdiğimde de sabredecekler mi?’ diye kullarını deniyor Rabbimiz. Hem sonra, böylesi afetlerde sadece hep kötüler ölse, masumlar her zaman kurtulsa ve onların kılına bile zarar gelmese, o zaman ‘imtihan sırrı’ kalır mı?”

…Yazının tamamını okumak için Ağustos sayımızı kaçırmayın!

Dergimize abone olmak için tıklayın!

işrak resfebe sel sembol şeair-i islam kat'ı

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*