Hayatta İsrafa Yer Yok!

Arif o gün okulda, Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi dersinde bir Hadis-i Şerif daha öğrenmişti:
Peygamber Efendimiz (asm) bir gün abdest alırken israf eden birini görür. “Bu israf da nedir böyle?” diye sorar.
Adam “Ya Resulallah, abdest alırken israf mı olur?” der.
Allah Resulü (asm) de bunun üzerine şöyle der:
“Evet, akan bir nehrin kenarında bile olsan, normal bir miktarın üzerinde su kullanman israf olur.”
Arif, bu Hadis-i Şerif’i okuyunca israf etmemeye çok dikkat etmesi gerektiğini düşündü.
Anne ve babasının yeme-içmede, giyimde, enerji kullanımında (su, elektrik vs.), zamanı kullanmakta, hatta düşünmek ve hayal etmekte bile israftan kaçan hallerini hatırladı o an.
Akan bir nehirden abdest alırken bile israftan sakındıran bir dinin, elbette bu kadar ince düşündürmesi normaldi.
Varlıklı olmak, israf etmeyi gerektirmiyordu asla. Tasarruflu olmak güzeldi, ama zengin olan birinde daha güzeldi sanki.
Peki israf etmemenin, tasarruflu olmanın ölçüsü neydi?
Arif, bu sorunun cevabını arıyordu şimdi de.
Annesi her zaman “Her şeyin sahibi Allah” derdi. O da “Madem her şeyin sahibi Allah; o halde her şeyi, Allah’ın istediği gibi kullanmalıyım” diye düşündü.
“Allah neyi, niçin vermişse o şekilde kullanmalıyım.”
Bu son cümle Arif’in zihnine oturmuştu iyice. İsraf etmemek ancak böyle mümkün olabilirdi çünkü.
Mesela Allah “aklı, fikri” neden vermişti?
Güzel şeyler düşünelim, güzel düşünceler ortaya koyalım diye olabilirdi.
Aklı kötü işler çevirmekte kullanmak veya boş fikirlerde harcamak israf olurdu.
Yine mesela “zaman”ı Allah yolunda harcamak demek, onu israf etmemek, en güzel şekilde kullanmak demekti.
Yiyip içerken Peygamber Efendimizin yaptığı gibi yaparsak, mesela helâl olmasına dikkat edip, “Bismillah” ile başlayıp, “Elhamdülillah” ile bitirirsek ve aşırı yemekten kaçınırsak israf etmemiş olurduk. Örnekler çoğaltılabilirdi. Arif “Hayatta asla israfa yer olmamalı!” diye düşündü kısaca.
Allah, hiçbir şeyde israf etmiyordu ve israf edenleri de sevmezdi. Peygamber Efendimiz (asm) sadece zor ve sıkıntılı zamanlarda değil, varlıklıyken de israf etmemek gerektiğini öğütlüyordu.
Kısacası, “israf etmemek ve her şeyi yerli yerinde kullanmak” insan için bir “hayat prensibi” haline gelmeliydi.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*