Salgın sonrası karantina günleri, sağlığımızın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha bize göstermiş oldu.
Kanuni Sultan Süleyman Han’ın şu sözleri ne kadar önemli:
“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi…”
*
Bu iki satırda Süleyman Han, günümüz diliyle şunu söylüyor; “Halk içinde devletten daha önemli bir şey yoktur ama dünyada sağlıklı bir nefes gibisi yoktur.”
Canım peygamberim ne buyuruyor? Hemen hatırlatalım:
“İhtiyarlık gelmeden gençliğin, Hastalık gelmeden sıhhatin,
Fakirlik gelmeden zenginliğin,
Ölüm gelmeden hayatın,
Meşgul olmadan boş zamanın kıymetini bil.”
İnsanoğluyuz… Her şeyi kaybetmek mümkün… Ancak sağlık, bazı zaman olur ki, işte ona asla çare bulamazsın.
*
İnsan, biyolojik bir varlık olmanın yanı sıra, akıl, ruh ve kalp ile donatılmıştır.
Bediüzzaman dede, “Namazda kalbin, ruhun ve aklın rahatı vardır” diyerek, ruh ve aklın “denge”sinden bahseder.
Buna rağmen, ruh ve kalp arasında ayrımdan da söz edilebilir; “Akıl, ruhun her hareketini kavrayamaz” ve “Akıl görmese de fıtrat görüyor” gibi ifadeler bu ayırımın temel noktalarıdır.
Kalpsiz akıl olur mu? Eğer akıl kalpsiz olursa olur. Bütün sebepleri Allah’tan başkasına yüklerse, hem “kalpsiz” hem de “akıl”sız olmak işten bile değil.
Düşünün, sadece “akıl” ile gitmek aklı göze indirir. Kalp ve ruhun desteğini
almayan akıl, tek başına bir zulüm makinesine dönüşebilir.
Akıl insana verilmiş bir hediyedir. Kim tarafından, Allah tarafından… Zira, hikmet nazarıyla bakıldığında akıl, insana çok büyük maksatlar gösterir. Neticesinde ise, gayet nefis meyvelerle ödüllendirir.
Eğer Allah rızası nazarıyla bakabilirsek, “Ruh en nurlanmış bir nur” olur. Zira ruh, vücudun bütün organıyla münasebettardır.
*
İnsan beden olarak hastalığa yatkındır. Çünkü, aciz ve korunmasızdır. Akıl ile iyi ve kötüyü birbirinden ayırt eder. Böylelikle kalp ve ruh ile birlikte doğru yolu bulur. Ki, akıl ve ruh sağlığı dengesi de burada yatmaktadır. Yani güzel dinimin tarif ettiği insan modelinde…
Yani;
Son birkaç yüzyılda sanayi ve teknoloji devriminin insan yapısını ve ruhunu değiştirdiği, günümüzde, problemli bir şekilde yalnızlaştırdığı apaçık görülüyor.
Bu “insan modeli”nde akıl ve ruh hastalıklarını arttığı da bir gerçek… İşte gün ve bugünün ilim adamlarının önceden gördüğü bu manevi hastalıkların ilacı elbette manevi reçetelerde aranmalıdır.
Akıl, kalp ve ruhumuzu ancak bu reçetelerle arındırabiliriz.
İşte Risale-i Nur. İşte Kur’ân-ı Kerim.
İlk yorum yapan olun