Elif, dedesiyle sohbet etmeyi çok severdi.
Bir gün dedesinin yanına geldiğinde, onu kitap okurken buldu. Sessizce yanına oturdu.
Dedesi de kitabını kapatıp bir kenara bıraktı. O da sevgili torunuyla sohbet etmekten büyük mutluluk duyardı.
“Gel bakalım Elif, nasılsın bugün?” diye kucakladı torununu.
Elif de, “Çok iyiyim dedeciğim, sen nasılsın?” dedi.
Birbirlerine o gün neler yaptıklarını anlattılar. Elif’in gözü dedesinin okuduğu kitaba takılmıştı.
“Dedeciğim, ne güzel bir kitap bu. Yazarı kim? Ne anlatıyor?”Dedesi tebessüm etti. Elif’in böyle meraklı olması ve çok soru sorması onun hoşuna gidiyordu.
“Sen ne güzel sorular sordun böyle Elifciğim. Şimdi ben de sana bazı sorular sorabilir miyim?”
“Tabii dedeciğim.”
“Yazarı olmayan bir kitap olur mu?”
“Hayır dedeciğim, mutlaka yazan biri
vardır. Kendi kendine yazılacak değil ya?”
“Aferin Elif, bir kitap yazarsız olmaz. Güzelce yapılmış bir eşya veya iş ustasız olmaz. Benim okuduğum kitabın da bir yazarı var. Okuduğum bu kitapta da kâinat kitabından bahsediliyor. Sonu ve sınırları olmayan bu âlem de, çok güzel yazılmış bir kitap gibi. Bizleri de okumaya davet ediyor. Bu kitabın büyüklüğünü düşündüğümüzde, dünyamız belki de o kitaptaki bir sayfa gibi.”
Dünyamız ve diğer gezegenler dönüş hızlarını nasıl ayarlıyor?
Uzayda birbirine çarpmadan nasıl hareket ediyorlar?
Güneşin yakıtı nereden geliyor ve neden hiç bitmiyor?
Arı bal yapmayı nereden biliyor?
Denizler neden taşmıyor?
Yağmur, kar nasıl yağıyor?”
“Dedeee, sen benden de çok soru sordun.”
İkisi de güldüler. Elif çok şaşırmıştı. Çünkü daha önce kitap deyince hep okuduğumuz kitaplar aklına gelirdi ama kâinatın da bir kitap olduğunu, içindeki her şeyin okunması gereken sayfalar, satırlar, harfler olduğunu düşünmemişti.
“Dede, bu okumaları birlikte yapalım mı?”
“Tabii ki Elifçiğim. Hepimiz bu dünyada senin gibi meraklı, sorular soran, öğrenmeye çalışan gezginleriz, ziyaretçi ve misafirleriz.”
Elif ve dedesi bir anlaşma yapmışlardı. Bundan sonra birlikte her gün hem kitap okuyorlar hem de kâinat kitabını okuma yolculuklarına çıkıyorlardı. Bu yolculuk bazen evde pencereden gökyüzüne ve bulutlara bakarak, bazen yürüyüşlere çıkarak,
bazen parkta, bazen de deniz kenarında devam edip gidiyordu. Ama bu o kadar faydalı olmuştu ki, Elif kısa zamanda kâinat
kitabını nasıl okuyacağını öğrenmişti. Bu ona çok zevkli geliyor, çok şey öğreniyordu. Artık hiçbir şeyin kendi kendine olmadığını, her şeye gücü yeten bir Sahibi olduğunu çok daha iyi anlamıştı.
Mehtap Y. Yükselten
İlk yorum yapan olun