Tatil Yaklaşırken

Caddeden hızla geçen araçların sesine uyandım. Yatağımı toplayıp, üzerimi giyindim. Tam o sırada annem, panik içinde odama girdi. Benim hazırlanmış olduğumu görünce gözleri kocaman açıldı. Büyük bir hayretle sordu:

“Oğlum, normalde seni her sabah ekmek teknesinden hamur kazır gibi yataktan kazırdık. Bakıyorum bugün erkenden kalkıp yatağını toplamışsın. Üzerini giyinmişsin. Hayırdır inşallah?”

Annemin beni hamura benzetmesi çok komiğime gitti:

“Aman anne sen de ya! Her çocuk okulların tatil olmasına sevinir. Bu hafta, tatilden önceki son dersleri yapacağız. Sonra tam on beş gün tatil! Sanki sen hiç çocuk olmadın da bilmiyorsun!” dedim.

Bu sefer annem kahkaha attı.

Her sabah okula giderken kulağıma, “Mis gibi yatağın varken, şimdi okula mı gideceksin?” diye fısıldayan karanlık gökyüzü ve rüzgârdan. bir o yana bir bu yana kuvvetlice sallanan ağaç dalları bu sabah bir başkaydı.

Hoplaya, zıplaya sınıfa koştum. İlk dersimiz sınıf öğretmenimizleydi.

Ben girdikten iki üç dakika kadar sonra Beyza öğretmenimiz içeri girdi. Her zamanki gibi bize gülümseyerek selam verdi. Öğretmenimizin, “Görüşmeyeli nasılsınız bakalım çocuklar, tatile az kaldı neler hissediyorsunuz?” sorusuna cevap vermek için ben de parmak kaldırdım. Sedef’ten sonra öğretmenimiz bana söz hakkı verdi. Ben:

“Öğretmenim, nasıl desem bilmem ki… Hem sevinçli hem de üzünçlüyüm,” dedim.

Cümlemi bitirmemiştim ki sınıftakiler kıkırdaşmaya başladı. Öğretmenimiz, sınıfta yeniden sessizliği sağladıktan sonra:

“Yavrum, üzünçlü derken üzüntülü demek istedin herhalde,” dedi.

Ben de başımı “hı hı” diyerek öne doğru salladım. Başka zamanlarda, arkadaşlarımın en küçük yanlışımda gülmesi moralimi çok bozar ama bu sefer ben de kendime güldüm. Onlara kızmadım. Konuşmama kaldığım yerden devam ettim:

“Hem sevinçliyim öğretmenim hem de üzüntülü. Bitmek bilmeyen ev ödevlerinden ve erken uyanmaktan kurtulacağız. Bu yüzden mutluyum. Ama sizden, diğer öğretmenlerimden ve arkadaşlarımdan bir süre uzak ve ayrı kalacağımdan dolayı üzgünüm. Bu 15 günlük tatilde annemle babam umreye gidecekler. Biliyor musunuz öğretmenim,  umre Erzurum’dan bile uzakmış!”

Son cümleme öğretmenimiz de dâhil herkes güldü. Ama ben sebebini akşam eve gelince anladım. Meğer umre tıpkı namaz gibi, oruç gibi bir ibadet ismiymiş. Babam söyledi. Umrenin yapıldığı ülke Suudi Arabistan’mış. Ve orası, gerçekten İstanbul’a Erzurum kadar, Gaziantep kadar, Ardahan kadar uzakmış. Hatta daha uzakmış.

Tatille ilgili düşüncelerimi büyük bir dikkatle dinleyen Beyza öğretmenim:

“Aferin Sinan. O halde, tatil dönüşü senden tatilde yaptıklarını anlattığın bir kompozisyon ödevi bekliyorum.” dedi.

Ödev kelimesini duyunca birazcık moralim bozuldu ama olsun, yarı tatile çok az kaldı. Keşke gözlerimi yumsam ve açtığımda tatil olsa…

Mine Taşdemir

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*