Bir gün babası, Arif’e sordu:
“Söyle bakalım Arif, İslâmın ilk şartı nedir?”
“’Kelime-i Şehadet getirmektir babacığım.”
“Peki Kelime-i Şehadet getirmek ne demektir?”
“Kelime-i Şehadet getirmek, ‘Eşhe- dü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlühû.’ demektir.”
“Peki bunun anlamı nedir?”
“’Ben şehadet ederim ki Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. Ben yine şehadet ederim ki Hz. Muhammed (asm), Allah’ın kulu ve peygamberidir’ anlamına gelir.”
“Aferin Arif, hepsini doğru bildin. Sen İslâmın ilk şartını çok güzel öğrenmişsin. Peki şehadeti kimler getirir?”
“Tabii ki Müslümanlar veya Müslüman olmak isteyen herkes.”
“Peki insanlar dışındaki varlıklar da şehadet getirir mi?”
Bu soru, Arif’e biraz tuhaf gelmişti.
“Baba, insan dışındaki varlıklar nasıl Keli- me-i Şehadet getirsin ki?”
“Mesela hayvanları düşünelim oğlum.”
“Tamam düşünelim. Mesela bir inek, nasıl şehadet getirir? Mööö diyerek mi?”
Arif’in bu sözleri ikisini de güldürmüştü.
“Tatlı yavrum benim, aslında onun dili de ‘mööö’dür tabii. Hayvanların çıkardıkları sesler, onların bir çeşit zikridir. Yani Allah’ı böyle anarlar. Ama onların başka bir dili daha vardır.”
“O nedir baba?”
“Hâl dilleri oğlum. Yani eğer hayvanların hâline ve yaptıklarına dikkatle bakarsak, bir şeyler anlattıklarını görürüz.”
“Neler anlatırlar?”
“Mesela inek, süt veriyor değil mi?” “Evet.”
“Peki sen süt yapabilir misin?”
“Oldu baba, demin mööö dedim diye şimdi de süt mü vereyim?”
İkisi de gülüştüler yine.
“Güzel oğlum, insanlar süt yapamazlar tabii ki. Çünkü buna güçleri yetmez. Tıpkı bal ve yumurta da yapamadıkları gibi.”
“Baba, çok ilginç değil mi? O küçücük arılar bal yapabiliyor ama biz yapamıyoruz! Tavuk yumurta yapabiliyor ama biz yapamıyoruz! İpekböceği ipek yapabiliyor ama biz yapamıyoruz! Bu çok düşündürücü.”
“Aynen öyle oğlum. Çok düşündürücü! Çünkü Allah ‘düşünmemizi’ ve ‘merak etmemizi’ istiyor.”
“O halde arıya bal yaptıran da, tavuğa yumurta yaptıran da Allah’tır.”
“Evet oğlum, aynen öyle. İşte hayvanlar da Allah’a böyle şehadet getiriyorlar.”
“Hayvanların nasıl şehadet getirdiğini şimdi daha iyi anladım babacığım. O halde bitkiler de böyle olmalı, değil mi? Yani onlar da Allah’a şehadet getiriyor olmalı. Çünkü mesela meyveler, sebzeler kendilerini bu kadar lezzetli, güzel ve faydalı yapamaz. Bizi düşünecek akılları da yok!”
“Çok doğru düşündün Arif. Aferin sana. O halde bizi düşünen, yani insanların, bitkilere ve hayvanlara ihtiyacını bilen Biri var. İşte o da Allah’tır.”
“Evet baba, Kelime-i Şehadeti hiç böyle düşünmemiştim. Ben şehadet ederim ki Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. Yani Ondan başka bizi düşünecek yoktur. Ondan başka bize rızık ve nimet verecek yoktur. Ve bütün bunları bildiren Hz. Muhammed (asm) de, Onun en son elçisidir.”
Dergimize abone olmak için tıklayın!
İlk yorum yapan olun