Kulaklarımız işitme duyumuzdur. Kulaklarımız üç bölümden oluşmuştur.
Dış kulak, orta kulak, iç kulak. Dış kulak sesleri toplar oradan orta kulaktaki örs, üzengi ve çekiç kemiklerine götürür. Daha sonra iç kulaktaki sinir sisteminden beyine ulaştırır. Başımızın iki tarafına yerleştirilmiş olan kulaklar her yönden gelen sesleri işitebilecek bir yapıya sahiptir.
Kulak olmadıktan sonra güzel sesler hiçbir işe yaramaz. Kulaklarımızla kâinattaki güzel sesleri dinleriz. En küçük böceğin sesinden gök gürültüsüne kadar olan sesleri duyarız. Konuşmak ne kadar bir ihtiyaç ise dinlemekte o derece insanı rahatlatır. Doktor hastasını dinler. Ona göre reçete yazar. Hasta doktorun tavsiyesini dinler.
O da hastalığından kurtulur. Öğretmen öğrencisini dinler onu daha iyi tanır.
Ve problemlerine çözüm bulur. Öğrenci öğretmeni dinler, ilmini artırır. Cenab-ı Hak’kın ilahi kelamı fermanı olan Kuran’ı Mübin’i insanlar asırlarca kulakları ile dinlemişlerdir.
O ferman onların hayatlarını nurlandırmış onlara hayat ve istikamet vermiştir.
Allah’ın en sevgili kulu ve Resulü olan Hz. Muhammed’e (asm) insanlar kulak vermişler. Böylece akıllarına ışık, kalplerine huzur, ruhlarına saadet vermişlerdir.
Aslında insanlık bugün de içi hakikat dolu olan Kur’an’a ve Hz. Muhammed’in (asm) ibret dolu hadislerine ne kadar çok muhtaçtır.
Fakat ne yazık ki insanlar kulaklarını öyle lüzumsuz ve anlamsız söz ve müzikleri dinlemekle meşgul ediyorlar.
Doğrusu kulağın yaratıcısı acaba onu nerede ve nasıl kullanılması gerektiğini bize apaçık bildirmiştir.
Yazan: Mehmet Erbaş
Yazının tamamını okumak için Ağustos sayımızı kaçırmayın!
Dergimize abone olmak için tıklayın!
İlk yorum yapan olun