Berat demek, kurtuluş demek

Üç Ayların rahmet iklimini soluyan Arif, Şaban ayına girecek olmanın heyecanı içindeydi. Çünkü Şaban, bir anlamda Ramazan ayının müjdecisi idi.

Peygamber Efendimiz (asm) Şaban ayı geldiğinde, Ramazan dışındaki diğer aylara göre daha fazla oruç tutardı.

Şaban ayında yapılan iyiliklerin sevabının üç yüz kat daha fazla olduğu söylenmiştir.

Alimler, Recep ayını tohum ekmeye, Şaban ayını sulamaya, Ramazanı da hasat zamanına benzetmişlerdir. Hasat zamanı, meyve ve sebzelerin toplanmaya başlandığı zamandır. Bunun gibi manevî hasat zamanı da, bol bol sevap meyvelerinin toplandığı dönemdir.

Arif, Recep ayında manevî anlamda iki büyük gecenin önemini idrak etmişti: Receb’in ilk cuma gecesi olan Regaib Gecesi ile 27. gecesi olan Miraç Gecesi.

Regaib Kandili, Peygamber Efendimizin (asm) ana rahmine düştüğü gece olarak bilinirdi. Bediüzzaman Hazretleri bunu “Peygamber Efendimizin bir cihette şehadet âlemine (görünen âleme) teşrif etmesi” şeklinde ifade etmişti.

Miraç Gecesi ise; Cenab-ı Hakkın Peygamber Efendimizi (asm) bir gece göklere yükseltip, mülkünde gezdirip, sonra da huzuruna getirdiği gece idi. Yani bir mucize yaşanmıştı. O gece Peygamberimiz, Cenab-ı Hakkı görmüştü. Beş vakit namaz da, o zaman farz kılınmıştı.

Arif, Şaban ayında ise “Berat Gecesi” olduğunu biliyordu. Fakat bunun ne anlama geldiğini öğrenememişti henüz. Dedesi o gün onlara gelmişti. Fırsatı değerlendirdi tabii hemen.

Yazının tamamı için Mart sayımızı kaçırmayın!

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*