Barışı Nasıl Sağlarsın?

Peygamberimiz biz Müslümanlara arabuluculuk yapmayı tavsiye etmiş, kendisi de bizzat gidip dargın ve birbiri ile anlaşamayan Müslümanları barıştırmış. Peki, sana şimdiki Dünya’da barışı sağlama görevi verilseydi, bunu nasıl yapardın?

Berra Akçay: Ülkelerdeki kişilere Peygamberimizin bu davranışını anlatır savaşın kötü olduğunu söyler, çocuklara hayvanlara zarar vermemelerini, bir de savaşı kesmelerini söylerdim.

 

Zehra Nur Önbaş: Uhuvvet Risalesi’ni okumalarını söylerdim çünkü Uhuvvet Risalesi kardeşlik risalesidir ve kardeş olmanın bilincine varmak insanı barışa yönlendirir.

 

Zeynep Berra Vapur: İnsanları güldürmeye çalışırdım onların kızgınlığını eksiltmeye çalışırdım…
Sakinleşmelerini tavsiye ederdim.

 

Serra Ceylin Sarar: Merhameti yaymaya çalışırdım sanırım. Bunu yapma sebebim ise eğer insanlar birbirlerine karşı merhametli olurlarsa, birbirlerine zarar veremezlerdi. Bu şekilde biraz olsun azaltabilirdik sanırım.

 

Zeynep Önbaş: Ben olsaydım; adaleti sağlamak için, çok gayret gösterirdim çünkü adalet sağlandığında kavgalar son bulur.

 

Hasan Esat Sarar: Efendimiz(asm) gibi ben de aralarını düzeltmeye çalışırdım. Çünkü arkadaşlarım küserse ben de aynısını yapıyorum. Doğru olan Efendimizin sünnetini uygulamak değil mi? Zaten tüm dünya barış içinde yaşar inşallah.

 

Elif Çobanoğlu: Benim dünyada barışı sağlamam için dünyanın başkanı olmam lâzım. Dünyanın başkanı olduğum an
dünyayı temizlettireceğim, çünkü temiz bir çevrede insan daha pozitif, dünyada barış sağlamak daha kolay olur. Sonrasında dünyadaki küsleri barıştırırım ve haksızlık yapanlara para cezasına çarptırırım ve kimse birbirine haksızlık yapamaz.

 

Sara Çobanoğlu: Bence insanlar ayrımcılığı bırakmalı, herkes bir şey yaparken başkasını da düşünerek yapmalı. Bütün dünyada barış olabilmesi içinde insanlar Müslüman olmalı çünkü Müslümanlık barış dinidir bir Müslüman ayrımcılık yapmaz herkese eşit davranır ihtiyacı olanlara yardım eder.

 

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*