Aşure, Kamerî ayların ilki olan Muharrem’in onuncu gününe verilen bir isimdir. Aşure günü adını alan bu günde oruç tutulurdu. Âşûre orucu denen bu oruç, İslâm’dan önce Araplarca bilinirdi.
Âşûre kelimesinin İbrânice “aşûr”dan geldiği ve o günde Araplar’ın oruç tuttuğu dikkate alınırsa, kelimenin bütün Sâmî diller arasında ortak bir kelime olduğu anlaşılır (Buhârî, Savm, 1) Bu kelime Yahudîler’de büyük kefâret günü için kullanılmıştır.
BEDİÜZZAMAN’IN DÜSTURUNU BOZAN AŞURE
Kimseden hediye almayan, alsa bile karşılığını veren Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, bu prensibini mübarek zamanlarda bozardı. Muharrem ayında gelen aşurenin talebeleri tarafından yenmesine razı olurdu.
Son Şahitler’den İbrahim Fakazlı’nın sözleri şöyle:
“Mübarek Kandil gecelerinde, bayramlarda ve Muharrem ayında hapishaneye aşure ve tatlı gibi yiyecekler gelirdi. Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri onları teberrük diyerek alıp yememizi tavsiye ederdi.”
Dergimize abone olmak için tıklayın!
İlk yorum yapan olun