“Piknik” kelimesinin Fransızca “pique-nique” den geldiğini biliyor muydunuz? Türkçemize de “piknik” olarak yerleşmiş. Açık alanda, güzel havalarda, or- manda, kırlarda, deniz kenarında bir şeyler yiyip içmeye “piknik” diyoruz. 18 Haziran tarihi de “Uluslar arası piknik günü” olarak kabul edilmiş.
Piknik deyip geçmeyin, bu da başlı başına bir iştir aslında. Gideceğiniz yere göre hazırlıklar yaparsınız. Tabii bunun için gideceğiniz yeri önceden bilmeniz gerekiyor. Oturma yerleri ve masalar yoksa yerde oturmak için örtüler, minderler ya da katlanan sandalye ve tabureler götürmek gerekir. Gideceğiniz yerde çeşme yoksa içme suyunun dışında el yıkamak için yeteri miktarda su almak zorundasınızdır. Bir de mangal için ateş yakmaya izin verilmeyen bir yerse ona göre evde hazırladığınız ya da pişirdiğiniz yiyecekler götürmelisiniz. Bunun gibi detaylar vardır.
Piknik yapmanın, yeme içme ve sohbet etme dışında çok faydaları vardır. Ağaçlara, bitkilere dokunmamızı, değişik böcekler, kuşlar görmemizi, yeni yerler keşfetmemizi sağlar. Temiz hava alıp rahatlamamızı, kuş cıvıltılarını, yaprakların hışırtılarını duymamızı sağlar.
Peki, zararı var mıdır pikniğin? Bu kadar güzel ve faydalı bir etkinliğin ne zararı olabilir ki değil mi? Ama bazen, kötü ve ya bilinçsiz insanlar yüzünden pikniklerin zararı da olabiliyor. Etrafa atıp öylece bıraktıkları çöpler doğaya zarar veriyor, çevre kirliliğine sebep oluyor. Bazen yasak olmasına rağmen yakılan ateşler yangınlara sebep oluyor. Tehlikeli olabilecek farklı bir durum da, gittiğiniz yeri iyi tanımıyorsanız ve ıssız bir yer ise, ailenizin yanından uzaklaşmayın. Gittiğiniz yer akarsu, şelale, su kenarı gibi bir yer ise, sakın kenarında şakalaşmaya ve içine girmeye çalışmayın.
Havaların ısınmasıyla ve okulların tatil olmasıyla beraber güzel ve neşeli, güneşli günler sizi bekliyor. Bol bol piknik yapın, gezin, oynayın ve eğlenin ama tehlikelere karşı her zaman dikkatli olun.
Dergimize abone olmak için tıklayın!
İlk yorum yapan olun