Aşure gününün sırrı

Aşure Günü

Takvimler 10 Muharrem’i gösterirken Arif’te ayrı bir heyecan vardı. Çünkü bugün Aşure Günü idi.

Aşure Günü geldiğinde Arif’in annesi aşure tatlısı yapar, konu komşuya dağıtırdı.

İşte şimdi yine bu tatlının zamanı gelmişti.

O gün Arif, annesine yardım etti. Aşurenin malzemelerini beraberce hazırladılar. Tatlı hazır olduktan sonra da buzdolabında soğumaya bıraktılar.

Arif heyecanla aşure yemeyi bekliyordu. Eh, ne de olsa bir senedir aşure yememişti. Aşureler soğurken annesine sormak aklına geldi:

“Anne, aşure ne demek?”

“Aşure aslında ‘aşere’ kelimesinden geliyor yavrum. Aşere, Arapçada ‘on (10)’ demek. Âşir ise, ‘onuncu’ anlamına geliyor. Bugün Muharrem ayının onuncu günü ya. İşte halk arasında ‘âşir’ kelimesi, bugün yapılıp dağıtılan tatlıyla ilgili olarak zamanla ‘aşure’ye dönüşmüş.”

“İlginç bir isim olmuş anne.”

“Evet, öyle olmuş. Ama Aşure Günündeki 10 rakamının başka sırları da var Arif, biliyor musun?”

“Gerçekten mi? O sırlar neymiş?”

“Meselâ, Allah, Aşure Gününde 10 ayrı peygamberine 10 ayrı ikramda bulunmuş. Yani onlara bazı nimetler vererek, güzellikler yaşatmış.”

“Nedir anne onlar?”

“Meselâ, Allah, Hz. Âdem’in (as) tevbesini Aşure Gününde kabul etmiş. Hz. Nuh’un (as) gemisi, yeryüzünü kaplayan tufandan (sel sularından) o gün kurtulmuş. Hz. İbrahim’in (as) oğlu Hz. İsmail (as) o gün dünyaya gelmiş. Hz. Musa (as), denizi yararak Firavun ve ordusundan o gün kurtulmuş. Hz. İsa (as) o gün dünyaya gelmiş ve o gün göğe yükseltilmiş. Hz. Yunus (as) balığın karnından o gün kurtulmuş. Hz. Yusuf (as), kuyudan o gün çıkarılmış. Hz. Yakub (as), oğlu Hz. Yusuf’a (as) o gün kavuşmuş. Hz. Davud’un (as) tevbesi o gün kabul edilmiş. Hz. Eyyüb (as) hastalığından o gün şifa bulmuş.”

Arif’in annesi, Aşure Gününde peygamberlerin başına gelen bu olayları sıralarken, Arif de bir yandan parmaklarıyla 10 tane oldu mu diye sayıyordu. “Heh tamam anne, şimdi 10 peygamber oldu” dedi.

İkisi de gülüştüler. “Sen peygamberleri mi sayıyorsun bakayım?” dedi annesi.

“Evet anne, sen anlatırken ben de onları saydım. Allah onlara çok güzel nimetler vermiş. Hem de hepsi Aşure Gününde olmuş. Bu gün ne kadar büyük bir günmüş anne!”

“Bu günün büyüklüğü, Allah’ın büyük ihsanlarda bulunmasından yavrum. Ha bu arada unutuyordum, Peygamberler demişken… Hz. Nuh’un (as) gemisi tufandan kurtulunca, gemi halkı geriye kalan çeşitli tahıllardan bir şükür tatlısı pişirip yemişler. İşte aşure tatlısı da bu hâdiseye dayanıyor aslında, bu olayın bir hatırlanışıdır yani.”

Arif yine çok güzel bilgiler öğrenmişti. “Anne, bütün bu söylediklerin, bir şeyin daha hatırlanışı olmalı” dedi.

“Neymiş o bakalım?”
“Tabii ki buzdolabındaki aşurelerin!” İkisi de gülüştüler yine.

Annesi “Sen daha tatlısın ama biz yine onları yiyelim bakalım” dedi ve afiyetle aşurelerini yiyip, Allah’a şükrettiler.

Dergimize abone olmak için tıklayın!

işrak resfebe sel

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*