Öğretmenim, önderim, rehberim

öğretmen

Öğretmenler Günü

Sevgili arkadaşlar;

Öğretmenler günü için söylenecek o kadar çok söz var ki, hangi birini yazsak, bu satırlar sığmaz.

Zira Efendimiz önderimiz Peygamber’imizin o mükemmel eğitim modeline bu gün bile insanlık hala ulaşamadı.

Değil mi ki, ilimle uğraşan ve devamlı ibadet eden kimse bizce daha faziletlidir.

Evet, ibadet eden kimsenin faydası, sadece kendisiyle sınırlı… Ama ilimle uğraşan alimlerin faydası bütün canlıları kapsar.

Efendimiz Peygamberimizin terbiye ediciliği ise bambaşka bir güzellikteymiş. Öyle diyor büyüklerimiz; O’nun terbiyesi ile meydana gelen o Asr-ı Saadetin döneminin benzersiz insanları bile günümüze ayna tutarak, adeta cennetin yolunu göstermiştir bize.

Elbette Allah’ın elçisi olan Hz. Muhammed (asv) eliyle yapılan bu eğitim ve terbiye modeli benzersiz olacaktı… Denilebilir ki tüm insanlığı, hakiki insanlığa ve insani olgunluğa yükselten eşsiz bir din getiren Efendimiz (asv) olacaktır.

Sevgili Peygamberimizin terbiye sisteminde, nefis, akıl, kalp ve bütün duygularıyla ele almış; çocuklarını diri diri toprağa gömen o kavimden, en medeni bir toplum meydana getirmişti.

Peki, Efendimiz’in (asm) terbiye sistemi nasıldı?

Elbette bunu uzun uzadıya yazmak, burada anlatmak mümkün değil, hatta ciltler dolusu kitaplar bile bu sistemi bir çırpıda yazamaz.

Sadece şu kadarını hatırlatmakta fayda var:

-Efendimiz (asm) okuma yazmaya önem verirdi:

Hatırlar mısınız, Bedir Savaşı’nda yakalanan esirlerden kurtuluş fidyesi vermeye gücü yetmeyip, okuma yazma bilen esirler vardı… İşte bu esirlere Efendimiz, Ensar’dan onar çocuğa yazı öğretmek şartıyla serbest bırakılacaklarını söylemiş, bu fikir hem esirlere hem de Ensar’a iki taraflı bir menfaat getirmişti.

-Suffe Mektebi;

İslam tarihinde özel bir yeri olan ve pek çok alim sahabenin yetişmesinde görev gören bir okuldu. Mesela Ebu Hureyre gibi bütün hayatını ilme adayan bir dahi sahabe bu mektebin talebesidir.

Çünkü onların öyle öğretmenleri vardı ki, başta Hazreti Peygamber (asm) efendimiz olmak üzere, Übey bin Kâ’b, İbn-i Mes’ûd, Muâz bin Cebel ve Ubâde bin Sâmit gibi âlim sahâbîlerdi.

Ehl-i Suffe, yüksek seviyede ve âdeta hızlandırılmış bir eğitim görmekteydiler. Nitekim en çok hadîs-i şerîf aktaran sahâbîler umûmiyetle onlar içinden çıkmıştır.

Ebu Hureyre’ye (r.a) “Neden bu kadar çok hadis naklediyorsun?” diye soranlara:

“Benim, fazla hadîs rivâyet edişim garipsenmesin! Çünkü Muhacir kardeşlerimiz çarşıdaki, pazardaki ticâretleriyle, Ensar kardeşlerimiz de tarlalardaki, bahçelerdeki ziraatlarıyla meşgul bulundukları sırada Ebû Hûreyre, Peygamberin (a.s.m.) mübârek nasihatlerini hıfzediyordu.” şeklinde cevap veriyordu.

Ne diyelim, öğretmenim canım benim. Öğretmenim, önderim, rehberim.

Dergimize abone olmak için tıklayın!

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*