Soğuk bir kış günü sobanın yanında ısınmaya çalışan Arif, bir yandan da gözü dışarıda kar yağmasını bekliyordu. Allah’a dua ediyordu “Ya Rabbi, ne olur kar yağdır!” diye.
Bir anda aklına “hayal kurmak” geldi. Öyle ya, kar yağmamış olabilirdi. Ama Allah insana öyle bir duygu vermişti ki, insan o duyguyla çok güzel anlar yaşayabilirdi.
Kar yağdığını hayal etti Arif o an. Öyle güzel yağıyordu ki pamuk pamuk… O da dışarıda kardan adam yapmıştı. Pamuk gibi karlar, yüzünü okşuyordu.
Arif, kardan adamın konuştuğunu da hayal etti. Evet evet, konuşuyordu.
“Kartoplarıyla beni yaptığın için sana çok teşekkür ederim Arif.” dedi Kardan Adam.
“Ne demek güzel Kardan Adam, Allah bana kar gönderir de, ben de seni yapmaz mıyım?”
“Arif kardeşim, çocuklar her kar yağdığında kardan adam yapıyorlar ama sonra güneş çıktığında biz eriyip gidiyoruz ve unutuluyoruz. Bu beni çok üzüyor.”
“Aaaa, öyle deme güzel Kardan Adam! Biz sizi hiç unutmuyoruz.
Sizin fotoğrafınızı çekiyoruz. Defterlere resminizi yapıyoruz. Çizgi romanlarda ve çizgi filmlerde yaşatıyoruz sizi.
Sizinle çok güzel hikâyeler anlatıyoruz. Sizinle anlatılan masallar, soğuk kış gecelerinde içimizi ısıtıyor.”
Kardan Adam, Arif’in bu sözlerini duyunca çok neşelendi.
“Bana harika haberler verdin Arif’çiğim! Seni çok sevdim.”
“Ben de seni çok sevdim Kardan Adam!”
Dışarıda kar yağmasa da, henüz kardan adam yapamasa da, böyle hayal kurmak Arif’e çok iyi gelmişti. Neden daha önce bunu denememişti ki?
Hatta bu hayalini annesine de anlatmayı düşündü.
“Anneciğim, gel bak, sana güzel bir kardan adam hikâyesi anlatacağım.” dedi.
Kurduğu hayalleri annesiyle paylaştı. Onun da çok hoşuna gitmişti.
“Aferin sana Arif’çiğim! İşte böyle. Allah’ın bize verdiği hayal gücünü kullanarak çok güzel hayaller kurabiliriz.”
Arif’in neşesine diyecek yoktu. Hemen eline kâğıdı kalemi aldı ve hayal ettiği kardan adamı çizdi. Havuçtan burun, zeytinlerden
düğme eklemeyi de unutmadı. Çok güzel olmuştu. Bir de onunla hayalen konuştuklarını yazdı kâğıda. İşte tam bir kardan adam hikâyesi olmuştu. Arif yaptığı bu çalışmayı akşam babasına gösterdi. Hem kardan adam resmini, hem de yazdığı hikâyeyi… Babasının da çok hoşuna gitmişti.
“Sen ne güzel bir hayal kurmuşsun böyle Arif” dedi ve şunları ekledi:
“Hayal kurmak bizi rahatlatır oğlum. Gerçek hayatta en güzel hedeflere ulaşmak ‘en güzel hayalleri kurmak’la başlar. Fatih Sultan Mehmet Han, gemilerin karada gidebileceğini hayal etmeseydi, belki İstanbul fethedilemeyecekti. Bediüzzaman da büyük hayaller kurdu. ‘Kur’ân’ın sönmez ve söndürülmez manevî bir güneş hükmünde olduğunu bütün dünyaya ispat edeceğim’ dedi ve Allah’ın izniyle ispat etti de.”
Arif bu sözlerden çok etkilenmişti. O gece uykuya çok güzel hayaller kurarak daldı.
Hayallerini rüyasında da yaşadı. Sabah gözlerini açtığında onu bir sürpriz bekliyordu.
Pencereden dışarıya baktığında her yer bembeyazdı! Allah ona çok güzel bir hediye göndermişti. “Yaşasınn!” dedi sevinçle. İşte şimdi karla oynama ve hayal ettiği kardan adamı yapma zamanıydı!
İlk yorum yapan olun