Büyümek

büyümek

Büyümek

Arif büyüdüğünü hissediyordu. Çünkü yeni bir yıla daha girilmişti.

“Bir yaş daha büyüdüm” dedi içinden.

Büyümek, güzel bir şeydi gerçekten. Çevresindeki canlılar da büyüyordu. Bitkiler, hayvanlar…

Arif’in güzel bir kedisi vardı. O da 1 yaşına girmişti böylelikle. Tabii ondaki büyüme daha hızlıydı. Arif daha çocuktu ama dünün yavru kedisi şimdiden kocaman olmuştu.

Arif, canlılardaki büyüme olayının Allah’ın izniyle gerçekleştiğini biliyordu. Bütün canlıları yaratan, yaşatan ve büyüten Allah’tı çünkü.

Cenab-ı Hakkın bir ismi de “Rab” idi. Rab, “terbiye eden” demekti. Allah hem yaratıyor hem de rızıkla besleyip büyütüyordu.

Arif, annesini düşündü; küçüklüğünden beri kendisini yedirip içiriyor, giydiriyor, yani ‘büyütüyordu’.

“Annee, annee!” diye seslendi o an.

“Söyle güzel oğlum, hayırdır, yine nedir bu heyecanın?”

“Anne, biz şimdi yeni bir yıla daha girdik değil mi?”

“Evet, n’olmuş bakalım?”

“Ne olmuş deme anne! Büyük şeyler olmuş.”

“Bak hele, iyice meraklandırdın şimdi beni. Nedir o büyük şeyler, söyle bakalım.”

“E ben büyüdüm, bak. Kedim de büyüdü. Sonra saksıdaki şu çiçek de 1 yıldır ne kadar büyüdü bak. E sen de büyüdün anne, babam da…”

Annesi, Arif’e tebessümle baktı.

“Güzel yavrum benim, doğru söylüyorsun, her şey büyüyor. Aslında buna ‘yaş’lanmak da diyebiliriz. Yani yaşlarımız ilerliyor. Her yeni yıl, yeni bir yaş demek.”

Arif, zaman geçtikçe daha da büyüyeceğini düşündü.

“Anne! Biz ve diğer canlılar habire büyüyoruz ya.”

“Evet…”

“Şeey, neden böyle kocaman, apartman gibi olmuyoruz o zaman anne?”

İkisi de gülüştüler bu sözlere.

“Hay Allah iyiliğini versin Arif, o kadar olur muyuz biz hiç!”

“İyi de neden olmuyoruz anne? Madem büyümek bu hayatın kuralı… Neden büyüyor büyüyor ama bir yere gelince duruyoruz? Mesela senin ve babamın boyu neden artık büyümüyor? Kedimiz neden bizim kadar kocaman olmuyor?”

Arif’in merakla fakat bir o kadar da ciddiyetle sorduğu bu sorular annesini derin derin düşündürdü.

“Aslında hepimizin sorması gereken soruları soruyorsun benim masum yavrum. Düşünelim bakalım, neden daha fazla büyümüyoruz? Mesela senin burnun neden kardan adam burnu gibi kocaman olmuyor acaba?…”

Böyle ciddi diddi düşünürken anne- sinin bu sözleri Arif’i birden kahkahaya boğdu.

“İlahi anne yaa, ne diyorsun…”

“Eeee, konuyu sen açtın, büyümek deyince her şeyi düşünmek lazım tabii. Mesela saçlarımız da büyüyor değil mi? Ama kirpiklerimiz büyümüyor bak. Düşünsene, vücudumuzdaki bütün tüyler, saçlarımız gibi uzasaydı ne olurdu?”

Arif, annesinin verdiği örnekleri düşündükçe hayretler içerisinde kaldı.

“Güzel oğlum, işte varlıklardaki bütün bu büyümeleri kontrol altında tutan biri var.”

“Evet anne, o da her şeyi büyüten ama kontrollü bir şekilde istediği gibi büyüten Rabbimiz, yani Allah, değil mi?”

“Çok doğru söyledin Arif. Onun için biz ‘Allah her şeyi hikmetle yapar’ deriz. Yani Rabbimiz her şeyi yerli yerinde yaratır, anlamsız bir iş yapmaz. Neyi ne kadar büyütmesi gerektiğini bilen ve bunu en güzel şekilde yapan Odur.”

Arif bugün de çok güzel şeyler düşünmüş ve harika bilgiler öğrenmişti.

Düşünmek çok heyecanlıydı gerçekten. Meraklı Arif büyüdükçe fikirleri de büyüyordu.

Dergimize abone olmak için tıklayın!

işrak

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*