Su, hazır…
Kök boya, burada…
Safradan elde edilen
Öd kavanozda.
Masanın üstündeki fırçalar neşeyle şiirin ilk kısmını okudular. Sulu boya hemen fırçaların yanına geldi. İşe yarayacağı için sevinçliydi. Fırçalar onunla rengârenk yoncalar yapsalar ne güzel olurdu. Kağıtlar ”Bugün senin günün değil” dediler. “Fırçalar bugün bizimle ebru yapacak.” Su deyince kendinden bahsedildiğini zanneden sulu boya, biraz hayal kırıklığına uğradı. Benimle yapsın fırçalar ebruyu. Olmaz mı? Suya giren fırçalar, benim boyamla ne güzel boyar kâğıdı.
Yapılmaz her suyla ebru
Lazımdır bitki öz suyu
Karışınca suya kitre
Boya kalır su üstünde.
Öyle bildiğin su değil bu, dediler. Boyanın üstte kalmasını sağlayan bir madde var üzerinde. Fırçalar sulu boyanın sorusuna şiirin geri kalan kısmıyla cevap verdiler sanki. Sulu boya ebruyu iyice merak etmişti. İçinde bulunan 12 renk heyecanla zıpladı. Hepsi de ebrunun yapılışını görmek için sabırsızlanıyordu.
Fırça lazım şimdi
At yelesinden kuyruğundan
Sapı da olmalı
Gül dalından.
En gösterişli fırça şiirin okunması ile bulunduğu fırça kutusundan çıktı. Sapı gül dalından olan fırça bu olmalıydı. Boyayı suya damlatmaya gidiyordu. Bir sulu boya olarak ebruyu yapacak olan fırçaya imrendi. Onu kâğıda sürecek hiç böyle bir fırça olmamıştı. Olsa yapılan resimler daha ilham verici olmaz mıydı?
Haydi damlat boyayı
Buluştur boyayla suyu
Yelpaze gibi açsın,
Binlerce renk bulutu…
At yelesinden yapılmış kısmıyla, hayat kaynağı suya boyaları damlatan fırça, her seferinden eşşiz şekiller ortaya çıkarıyordu. Sulu boya kendinden başka boyalarla yapılabilen çalışmaları farkına varmıştı. Yeni tanıdığı boyalarla iş birliği yaparak yepyeni ürünler ortaya çıkarabilirdi. Böylelikle üreteceği çalışmaların hayaliyle saklandığı yere geri döndü.
Dört yapraklı yonca origamisi
Dergimize abone olmak için tıklayın!
İlk yorum yapan olun