Dünyayı Saran Rahmet İklimi

Kurak günler yaşanıyordu. Arif bu sebeple her gün Allah’a dua ediyordu. “Ey Rabbim! Yağmur ver bize. Bitkileri, hayvanları onunla canlandır” diye.

Yağmura “rahmet” denilirdi. Rahmet, “Allah’ın merhameti, acıması ve şefkati” manasına geliyordu. Yağmur da, Allah’ın biz kullarına merhametinin bir işaretiydi.

Arif, canlıların en çok ihtiyaç duyduğu şey “su” olsa gerek, diye düşündü. Gerçekten de dünyanın ve insanın dörtte üçü “su” idi. Allah su ile canlandırıyordu her şeyi. Hayatı “su”dan yaratılıyordu bir nevi.

Arif bunları düşününce “Allah’ım! Bizden rahmetini esirgeme” diye dua etti.

O bunları düşünürken, annesi “Rahmet mevsimi yine geldi” dedi.

“Rahmet mevsimi mi? O zaman yağmur mu yağacak yani?”

Annesi, Arif’in bu sorusuna tebessüm ederek karşılık verdi:

“Evet, yağmur yağacağı kesin. Ama hangi yağmur?”

“Hangi yağmur anne?”

“Manevî yağmur oğlum.”

Arif meraklanmıştı. Annesinin bahsettiği yağmur, bildiği yağmurlardan değildi sanki. Annesi devam etti söze:

“Manevî yağmurdan kastım, sevap yağmuru Arifçiğim. Rahmet mevsimi derken de Üç Aylar’ı kastetmiştim. Recep, Şaban ve Ramazan ayları, sevap yağmurlarının bol yağdığı bir rahmet mevsimidir. Allah iyiliklerimize bol bol sevaplar verir.”

Annesinin bu sözleri, Arif’e çok ilginç gelmişti. Çeşitli iklim ve mevsim tipleri duymuştu bugüne dek. Hepsi de Allah’ın şirin gezegenimizi şenlendiren güzelliklerindendi. Ama sevap yağmurlarının bol olduğu “rahmet mevsimini”, doğrusu hiç böyle bir “iklim tipi” gibi düşünmemişti. Bu ona güzel bir tefekkürün de kapısını araladı.

Üç Aylar denilen Recep, Şaban ve Ramazan bir “rahmet iklimi” gibiydi adeta. Ama sadece belli bir coğrafyaya özgü değil, her sene aynı anda bütün dünyayı saran ortak bir iklimin adıydı bu. Bütün dünyaya bol bol sevap yağmurları yağdıran, küresel bir rahmet iklimi.

Arif böyle düşününce, son günlerde ülkede yaşanan kuraklığa da, bu “sevap yağmurlarının” bir çare olabileceği ihtimali aklına geldi.

“Anne! Sence bu sevap yağmurlarıyla kuraklık da biter mi, ne dersin?”

Arif’in iç dünyasının rahmet esintileriyle dalgalandığını fark eden annesi, duygulu gözlerle baktı ona.

“İnşaallah yavrum. Sen böyle düşünürsün de bitmez mi? Allah inşaallah senin gibi masumların yüzü suyu hürmetine yağmurunu da gönderir.”

Annesinin bu ümit dolu sözleri, Arif’in gönlüne rahmet olup, içindeki mutluluk çiçeklerini yeşertmeye yetmişti bile.

Rahmet iklimi, etkisini şimdiden göstermeye başlamıştı.

Birlikte Allah’a dua ettiler. Âlemlerin Rabbinden rahmetini istediler.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*