Okulumu Çook Özlediiim!

Bir evin bahçesinde oynayan Can Kardeşleri görüyorum. Kendi aralarında, biraz da kıkırdayıp gülerek oynuyorlar. Aralarına karışıyorum. Ne oynadıklarını soruyorum. Söylemiyorlar.

Belki onlarla sohbet edersem, bana açılırlar diye umut ediyorum.

Muhammed Yiğitçakmak henüz 8 yaşında. Son alınan kararla birlikte içi biraz buruk. Çünkü, “Ben okulumu, öğretmenimi, arkadaşlarımı çok özledim” diyor.

Hatta, “Çok istediğim halde, doğaya çıkmayı, ev ve araba çizmeyi, yani resim yapmayı çook ama çok özledim” diyor üzülerek.

Ağabeyi İsmail Efe’de aynı dertten muzdarip. “Arkadaşlarımı özledim” derken, biraz buruk. “İnanır mısınız okulda geçen boş vakitlerimi ve hatta matematik öğretmenimi bile özledim” diyor.

Laf aramızda İsmail Efe’nin matematikle arası pek iyi değilmiş.

Talha Tokur da, okuldaki derslerini özlediği gibi, yüz yüze yapılan derslere hasret kalmış. “En çok da Türkçe dersini özledim” diyor. Bilgisayar eğitimine karşı değil. Ancak, ekrandaki öğretmenlerine bir türlü ısınamamış. Yine de bilgilerini tazelediğini söylüyor.

Nisanur ağabeyi Talha gibi, derslerini özlediğini söylerken gözleri ışıl ışıl, fen bilimlerine çok meraklı olduğunu ve belki de doktor olacağını söylüyor.

İsmail Efe lafa karışıyor, “Biliyor musunuz maskesiz dışarıda gezmeyi çok istiyorum. Ama bu şimdilik mümkün görünmüyor.”

Talha da, “Dışarı çıkmak, bisikletle gezmek istiyorum” derken, kardeşi Nisanur, “Eskiden köye erken giderdik, şimdi geç gidiyoruz” diyor.

Muhammed ise, maskesiz dolaşmayı istediği gibi, parka gitmeyi, top oynamayı, ailece gezmelere gitmeyi özlemle anıyor.

*

Bu sohbetten sonra kaynaşıyoruz. Yüzümdeki maskeyle oradan ayrılırken, tokalaşamıyor, sarılamıyoruz. Sadece uzaktan birbirimize el sallıyoruz.

Rabbim, hem dünya üzerinde hem de ülkemiz üzerindeki bu hastalık musibetini kaldırsın diye dua ederken, çocuklar da arkamdan “Amin” diyor.

İnci Karaman

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*