Mikropların Sonu

Mikroplar için yeni bir gün daha başlamıştı.
Okul kantininde sinsice bir köşede toplanmış, yaşamak için bir yuva arıyorlardı. Temizliğe hiç dikkat etmeyen, bir çocuk bulmaya çalışıyorlardı. Temiz çocukları gördükçe öfkeden deliye dönüyorlardı.
Başkanları olan mikrop çok sinirlenmişti: “Öf hiç mi pis çocuk yok aralarında? İyi bakın vardır mutlaka! Yoksa bu okuldan da kaçmak zorunda kalacağız!”
Aralarından biri:
“Sinirlenme patron ben buldum galiba. İşte bak şurada. Bugün hep bu çocuğu takip ettim. Lavabodan çıktığında ellerini yıkamadı. Arkadaşlarıyla şakalaşırken, yerlerde yuvarlandı, elleri yere deydi ve yine yıkamadı. Üstelik durmadan sağlıksız şeyler yiyor. Ağzının kenarları çikolata lekeleriyle dolu. Dişlerinin sapsarı olduğuna bakılırsa uzun zamandır dişlerini de fırçalamamış bu.”
Başkan mikrop sevinç içinde kahkaha attı:
“Aferin sana. Mikrop olalı nihayet bir çocuk yakaladın.”
“Patron ama o “Kedi olalı bir fare yakaladın değil miydi?”
“Haydi, çalışmaya başlayalım bir an önce.”
Mikropların hain planlarından habersiz olan Emre, kantin sırasındaydı. Sıra ona geldiğinde hamburger almıştı. Üstelikte kirli elleriyle yemeye başladı. Mikroplar bunu görünce daha da neşelendi. Kahkahalar atarak Emre’ye doğru yaklaşıyorlardı. Aralarından en şişko olan mikrop şöyle dedi:
“Bu çocuğun vücuduna yerleşirsek yaşadık. Tam benim sevdiğim gibi besleniyor. Hah hah haa.”
Son ders, beden eğitimi idi. Öğretmen “Haydi çocuklar bahçeye çıkacağız, hava çok güzel” dedi. “Heeeeeyyyy!” diye sevinç çığlıkları yükseldi sınıftan.
Ancak Emre biraz tuhaftı. “Öğretmenim, ben bahçeye çıkamayacağım galiba. Karnım ağrıyor, midem bulanıyor.” dedi.
Öğretmen: “Lavaboya git. Bir elini yüzünü yıka istersen. Durumunda düzelme olmazsa ailene haber veririm gelip alırlar.”
Emre, isteksiz de olsa yavaşça kalkıp karnını tuta tuta lavaboya gitti. Mikroplar ise Emre’nin vücudunu hızla işgale başlamıştı bile. İçlerinden biri yine konuştu:
“Patron bu çocuk öğretmeni dinleyip elini yüzünü yıkarsa bittik biz.”
“Sakin ol, bir yıkamayla kolay kolay kurtulamaz bizden.”
Emre elini yüzünü yıkayıp sınıfa geri döndü ama çok halsizdi. Öğretmen ateşine baktı, yüksekti. Hemen ailesine haber verdi. Çok geçmeden babası ve annesi gelip Emre’yi doktora götürdüler. Doktor “Kanında ve vücudunda enfeksiyon var” dedi. Gerekli ilaçları yazdı ve. Temizlik konusuna çok çok önem vermesi üzerinde ısrarla durdu. Ellerini sık sık, parmak ve tırnak aralarını ovuşturarak en az yirmi saniye boyunca sabunlayarak yıkamasını, dişlerini düzenli fırçalamasını söyledi. Emre tüm bunların kendi hatalarının sonucu olduğunu anlamaya başlamıştı.
Eve gidince annesi onu hemen banyoya soktu. Mikroplar şoktaydı. Hepsine bir şeyler oluyordu. Geri geri kaçarak söyleniyorlardı:
“Ne bu şimdi? Su ve sabun mu? Köpükler üstümüze doğru geliyor! Kaçııııınn!”
Mikroplar su ve köpükler arasında boğula boğula uzaklaşıyorlardı. Banyodan sonra Emre çok rahatlamıştı. İlaçların da etkisiyle ateşi de düştü, normale dönmüştü. Hem tertemiz olmuş, mis gibi kokuyordu. Temiz pijamalar giyerek, rahat bir uykuya daldı.

Yazan: Mehtap Yıldırım Yükselten

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*