“Bakmazlar mı gökyüzüne onu nasıl bina edip, süslemişiz ki, hiçbir gediği yoktur” ayet-i kerimede dediği gibi, şöyle bir gökyüzüne bakalım.
Ne görüyoruz? Güneş, ay, yıldızlar… Gözümüzün alamayacağı bir sonsuzluk deryası. Hadi şunu göz önüne getirelim: Kendinizi bir lunaparkta veya bir festivalde hayal edin. Ardı ardına patlayan havai fişekleri, pırıl pırıl donatılmış ışıklar ve rengârenk bir âlem düşünün. Aynen gökyüzünü de bu şekilde
hatta daha fazlasını göreceksin. Pırıl pırıl donatılmış yıldızlar, birbiri ardına patlayan galaksiler, ardından bize bütün enerjisiyle gülümseyen bir güneş. Veee; üzerinde yaşadığımız mavi gezegen: Dünya! Dünyadaki olaylar da lunaparktan daha az görkemli değildir.
Yıldız sisteminin kumandanı Güneş, ışığı altında gizlenen muhteşem yıldızlar ordusunu, akşam olduğunda gökyüzü sahnesine teker teker
salarken öyle güzel nakışlarla kendini gösterir ki, insana kâinatı adeta bayram yeri olarak takdim eder. Üstelik bu manzara bir güne mahsus değildir. Milyarlarca yıldan beridir kâinatta bayram şenliği yaşanmakta ve bu muhteşem tablo tekrar tekrar semamızda resmedilmektedir.
*
Peki, sence bu kadar büyük masrafla bu kadar büyük işlerin çevrilmesi sahipsiz veya sebepsiz midir?
Hayır, asla!
Küçücük bir insanın küçücük karaciğeri bile dört yüzden fazla iş görürken, Kudret ve Hikmet sahibi, milyarlarca yıldızı hiç başıboş, sebepsiz ve hikmetsiz yaratabilir mi? Uzayın sabit, değişken veya gece lambaları gibi çalışan kararlı/kararsız yıldızları, elbette ki bize sema şehrinin süslü saraylarını veya dönme dolaplarını hatırlatıyor.
*
Uzayın esrarengiz olayların birçoğu çözülemezken, bazılarının sırları çözüldü gibi: Mesela;
-Milyarlarca yıldır arızasız çalışan dev jeneratörümüz; Güneş.
-Yıldızların yapıtaşlarını oluşturan gaz ve toz bulutları: Nebülözler.
-Atom galaksilerin kalbi sayılan: Pulsarlar.
-Bir çay kaşığı hacmindeki maddesi bir milyar ton gelen cüce yıldızlar: Nötron yıldızları.
-Her türlü maddeyi, sesi, ışığı, zamanı ve koca galaksileri yutabilen görünmez zaman tünelleri: Siyah delikler. (Yıldızların Esrarı, s.8)
*
Bu kocaman kâinatta oluşan olayların, mükemmel bir düzen, muhteşem bir sanat, harika bir nakışla ince ince hesaplanmış olduğunu görebiliyoruz.
Bu ise ancak bir Zat’ın eserleri olabilir. Bize düşen; Modern dünyanın keşfiyle gök kubbemizdeki bu muhteşem tabloları incelemek ve Sanatkârın mükemmel tablolarını seyredip “Zikir, fikir ve şükretmek”tir.
İlk yorum yapan olun