Vücudumuzun her tarafında damarlar bulunur. Bu damarlar vücudumuzu bir ağ gibi kaplamıştır. Bizlere besin taşıyan alyuvarlar ve mikroplarla mücadele eden akyuvarlar damarlarımızda hareket halindedir.
Kalbimiz günde tonlarca kan pompalamaktadır. Bir taraftan atardamarlar vücuda temiz kanı verirken öbür taraftan toplardamar da pis kanı toplamaktadır. Bu olaylar kalbin çalışmasıyla devam etmektedir. Kalp bu işi insanın doğumundan ölümüne kadar sürdürmektedir. Bu açıdan kalbin görevi önemlidir. Ancak kalp damarlarının açık kalması şarttır. Nitekim kalp damarları kapanan kimseler zamanla kriz geçirmekte ve hatta bu insanın ölümüyle sonuçlanmaktadır.
Evet, damarlarımızdaki kanın akışı sürekli devam etmektedir. Fakat enteresandır damarlardaki bu akış esna- sında ses çıkmaktadır. Peki, niçin bu sesten rahatsız olmuyoruz?
Uyuduğumuz zaman bile kanımızın hareket ettiğini ve bu hareketten sesler çıktığını düşünelim. İlginçtir insan bu seslerden rahatsız olmaz. Evet, Rabbimiz kulağımızın frekansını bizi rahatsız etmeyecek şekilde ayarlamıştır.
Geceleyin uyuduğumuzda odamızın içindeki küçücük böceklerin çıkardığı sesleri duyacak kadar kulağımız hassas olsaydı uykumuz kaçar uyuyamazdık. Yine yıldızların hareketi esnasında çıkardığı müthiş gürültüleri sesleri eğer duyabilecek olsaydık dehşete kapılır heyecandan düşüp bayılırdık.
İşte, vücudumuzdaki damarlarımızda bu akarsu gibi durmadan çağlayan sesleri yine vücudumuzun diğer azalarının çalışırken çıkardıkları sesleri duymamamız Rabbimizin bize olan merhametinin bir göstergesi değil mi?
Demek ki Rabbimiz bizi bizden daha iyi biliyor, canımıza can katan damarlarımıza kanı yerleştiriyor. Bizi dermansız bırakmıyor.
Damarlarımızdaki kanı dolaştırıp bize kuvvet veren Rabbimize sonsuz şükürler olsun.
Yazan: Mehmet Erbaş
Dergimize abone olmak için tıklayın!
İlk yorum yapan olun