Cennetin çocukları

Küçük Arif’in büyük hayalleri vardı.

Zaman zaman hayallerinin bu dünyaya sığışmayacağını düşünürdü.

Çünkü neticede bu dünyada sonsuza dek kalınamayacaktı. Bir gün bütün insanlar Allah’ın huzurunda toplanacaktı. Ve herkes, ahiret dediğimiz sonsuza dek yaşayacağınız öbür âlemde, bu dünyada yaptıklarına göre hayatlarına devam edeceklerdi.

Arif, bütün hayallerini engelsiz bir şekilde gerçekleştirmesinin mümkün gözüktüğü Cennet hayatına, ancak bu dünyadaki sorumluluklarını yerine getirerek ulaşabileceğinin de farkında idi.Zahmetsiz rahmet olmuyordu neticede. Bu dünyada çekilen  az bir zahmet, Cennette sonsuz bir mutluluğu netice verecekti inşaallah.

İşte Arif o günlerde aldı,Suriyeli arkadaşı Abdullah’tan gelen mektubu… Heyecanla açıp okumaya başladı:

“Sevgili arkadaşım, canım kardeşim Arif,

Nasılsın, iyisindir inşaallah.Seni çok özledim. Memleketimizdeki karışıklıklar sebebiyle iki senedir Türkiye’ye, sizi ziyarete gelemedik.

Bu mektubu çok zor şartlar altında yazdığımı bilmeni isterim. Sana ulaşıp ulaşamayacağından da emin değilim. Ama yine de yazmak, şansımı denemek istedim.

Sen bu mektubu okuduğunda, ben ve ailem hangi hallerde oluruz bilemiyorum. Çünkü buralarda savaş var, karışıklıklar var. Babamın dediğine göre, İslam düşmanı olan kötü adamlar, biz Müslümanların arasını bozmak için bizi birbirimize düşürüyorlar. Böylelikle gücümüzü zayıflatacak ve bize hâkim olacaklar. Bazen düşünüyorum da, bu açık tuzağı fark etmek için büyük olmak gerekmiyor herhalde. Ama büyüklerimin halini de anlayamıyorum Arif.Her neyse…

Aslında sana bunları anlatarak seni üzmek istemezdim. Güzel şeylerden bahsetmek isterdim sana. Ama dayanamadım, saklayamadım işte. Bir de, belki bu son mektubum olur diye düşündüm…

‘Sen bu mektubu okuduğunda acaba biz Cennette olur muyuz?’ diye düşünmeden edemiyorum Arif. Çünkü biz artık orayı hayal etmeye başladık. Biliyor musun, Cennette çocuk olmak çok güzelmiş. Bu dünyadaki sıkıntıların hiçbiri yokmuş orada. Hatta ne istersen varmış. İşin diğer güzel tarafı, bu dünyada bize kötülük yapanların hepsi, orada sonsuza dek cezalarını çekeceklermiş. Bu beni çok rahatlatıyor inan. Hiçbir şey karşılıksız kalmıyor yani. Yoksa zalimlerin yaptıklarının yanlarına kâr kalacağını düşünmek beni çileden çıkarırdı. İşte bunları düşününce çok rahatlıyorum ve şöyle haykırıyorum Arif:

Zalimler için yaşasın Cehennem! Allah’ım, bu zalim insanları cezalandırmak için iyiki Cehennemin var!

Canım kardeşim,

Burada bazı arkadaşlarımın, şimdiden Cennetin çocukları olduklarını söylemek isterim sana. Geçenlerde kapı komşumuz olan Ahmed, kendisine kurşun isabet ettiği için vefat etti. Onun için çok ağladım. Ama o akşamrüyamda gördüm onu. Cennet gibi güzel bir diyarda mutluluktan uçuyordu adeta. Bana şöyle seslendi:

‘Niye üzülüyorsun ki? Bak, ben çok mutluyum. Dünya zindanından kurtuldum, Cennet bahçelerindeyim artık. Eğer bana ‘Tekrar dünyaya dönmek ister misin?’ diye sorsalar, kesinlikle kabul etmem. Burası çok daha güzel. Sizler de, şu an benim böyle bir yerde olmamdan dolayı çok mutlu olmalısınız. Neticede bir gün, sen ve bütün sevdiklerimle bu güzel Cennette buluşacağım. Son durağımız burası yani, unutma Abdullah. Belki dünyada biraz sıkıntı çekiyoruz ama hepsi geçici. Sonsuza dek mutluluk bizi bekliyor. Kötü adamları ise, sonsuza dek Cehennem…’

Sevgili Arifciğim, rüyamda seslenenAhmed’in bu sözleri, eminim gerçeğin ta kendisi. Ben bu sebeple hiç üzülmüyorum. Sen de üzülmeyesin diye bunu paylaşmak istedim.

Neticede ben ve ailem, zor şartlar altında yaşıyor olsak da, Allah’a her gün şükrediyoruz. Biliyor musun, Allah’a şükrettikçe ve Ona teslim olup güvendikçe sıkıntılarımız azalıyor ve mutlu oluyoruz. Biz şunu anladık: İman ve İslam bu dünyada her şeyden daha büyük nimet!

Mektubumu burada bitirmek istiyorum Arif. Bir gün mutlaka buluşacağız. Bu dünyada olmasa bile Cennette mutlaka buluşacağız. Ailene çok selam söyle. Görüşmek üzere, Allah’a emanet ol…

Cennetin çocukları adına, sevgili arkadaşın Abdullah.”

Arif, mektubu bitirdiğinde gözyaşlarına hâkim olamadı. Hüzün ve mutluluğun beraber olduğu gözyaşlarıydı bunlar…

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*