Tahta Kaşıklar ve Yaşlı Hakları – 2022/03

yaşlı hakları

Dedem yaşlıydı. Gözleri görmüyor, kulakları pek duymuyordu. Yemeğini bile yemekte zorlanıyor, üstüne başına döküyor hatta sofrayı kirletiyordu.

Annem ve babam ona hafif kızıyorlardı.

Dedemi bir tek ben mi seviyordum? Ona acıyordum.

Bir akşamdı yine… Yemek yiyecektik. Dedem ekmeğe uzanayım derken, kolu tabağına takıldı ve yere düşürdü. Tabak kırıldı, örtü kirlendi. Dedem o kadar mahcup oldu ki, hemen odasına çekildi. Karnı çok açtı ve iştahı da kaçtı.

Hatta odadan ağlama sesleri geldi. Ve şöyle dua ediyordu: “Allah’ım oğlum ve gelinime fazla yük olmak istemiyorum.”

*

Ertesi gün babam eve elinde tahta çanak ve kaşıkla geldi. Dedemi de evimizin bahçesindeki kulübeye taşıdılar. Artık burada kalacak yemeklerini burada tahta çanak ve kaşıkla yiyecekti.

Çok ama çok üzüldüm. Bu yapılanlara bir anlam vermeye çalışıyordum ama bulamıyordum. Dedeme yapılanların bir haksızlık olduğunu ve bunu bir şekilde annem ve babama anlatmalıyım diye düşünüyordum.

*

Yağmurlu bir gündü. Annem ve babam evdeydi.

Birkaç tahta parça getirdim. Plastik bir bıçakla onları kesip, oymaya başladım. Annem ister istemez sordu: “Bu tahtalarla ne yapıyorsun oğlum?”

“Tahta çanaklar yapıyorum.” Babam:
“Neden?”
“Sizin için.”

“Bizim için mi?”

“Evet.”

Her ikisinin birbirinin yüzüne baktığını gördüm. Sessizce öylece kalakaldılar

*

Ertesi gün, okuldan geldikten sonra, dedemi evde babamın en sevdiği koltuğa otururken gördüm. Biraz sonra da hep birlikte sofra başındaydık. Annem o gün en güzel yemeklerini yapmış dedeme ikram ediyordu. Annem, babam ve dedemi mutlu gördüm. Ama ben her üçünden daha fazla mutluydum. (Hikaye, anonim)

yaşlı hakları

YAŞLI HAKLARI VE İNSANLARIN EN HAYIRLISI…

Hayat, mevsimler gibi; baharı, yazı, sonbaharı ve kışı vardır. Her dönem ayrı bir özellik ve güzelliğe sahiptir. Eğer hayat Allah’ı anıp ibadet ederek geçirildiyse en kıymetli dönem yaşlılıktır.

Yaşlılar, Allah’ın dualarına icabet ettiği, ihsan ve ikramına mazhar kıldığı kimselerdir. Milli ve manevi değerlerimizi, kültürümüzü yarınlara taşıyan, geçmişimizle geleceğimizi birbirine bağlayan en değerli köprülerimizdir. Onlar, yuvalarımızın dayanağı, bereket kaynağıdır. Ağarmış saçları, bükülmüş belleri toplumumuz için birer rahmet ve mağfiret vesilesidir. Sağlığının ve geçen yıllarının kıymetini bilen bir yaşlı, güzel bir insandır. Çünkü Sevgili Peygamberimiz, “İnsanların en hayırlısı kimdir?” sorusuna cevaben “Ömrü uzun, ameli güzel olandır” (Tirmizi, Zühd) buyurmuştur.

Anne babamıza göstereceğimiz şefkat ve merhamet, onların huzurlu bir yuvaya en çok ihtiyaç duyduğu ihtiyarlık çağında ayrı bir önem taşır. Ömürlerinin bu en hassas döneminde onların yanı başında olmak, ihtiyaçlarını karşılamak, hayır dualarını almak bize Allah’ın rızasını kazandıracak en önemli vesilelerdendir.

İsra Süresinde, “Rabbin, O’ndan başkasına kulluk etmemenizi ve anne-babaya iyilikle davranmayı emretti. Şayet onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlılığa ulaşırsa, onlara: “Öf” bile deme ve onları azarlama; onlara güzel söz söyle.” (23. Ayet)

Allah onlardan razı olsun.

Dergimize abone olmak için tıklayın!

işrak resfebe

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*