Kar yağarken…

kar

Kar lapa lapa yağarken, seyrine doyum olmaz. Kızak kaymanın keyfine ve kartopu oynamanın da.

Oyun hakkımız elbet. Ama düşünmek de insanlık borcumuz.
Ya pati pati yağan kar rüzgarda savrulurken birbirine değseydi. Sonra bu çığ gibi toplar evlerimizin damına düşüp çökertseydi? O zaman kar yağdı diye sevinebilir miydik?

Ya giyecek kazağımız, paltomuz, botumuz, yakacak odunumuz, kömürümüz, doğalgazımız olmasaydı?

Sevinebilir miydik Ahmetçiğim, Mehmetçiğim, Sibelciğim, Fatmacığım?

Yoksullar yaşıyor aramızda, tanımıyoruz; yetimler; kimsesizler dolaşıyor mahallemizde, bilmiyoruz. Bazen eski bir ceketin içinde titreyen bir çocuğa takılıyor gözlerimiz, yüreğimiz cız ediyor belki, ama çabucak unutuyoruz. Mutluluğumuz gölgelenmesin, huzurumuz bozulmasın, sevincimiz kursağımızda kalmasın diye, gördüklerimiz görmezden geliyoruz, çoğunlukla.

Mutluluğumuz gölgelenmesin diye, gördüklerimizi görmezden geliyoruz, çoğunlukla.

Ama bir iş başımıza gelse, günün birinde yoksul düşsek başkalarının da bizi görmezden geleceğini hiç düşündüğümüz oluyor mu? Gerektiğinde yardım görmek istiyorsak elimizden gelen yardımı yapmaya çalışalım, sevilmek düşünülmek istiyorsak, şimdiden düşünelim.

Gönlünce yağarken bembeyaz kar, pati pati dökülürken yere… Ve beyaz çarşaflar arasına uzanıp uyurken dünya, sevinelim arkadaşlar. Oynayalım, gönlümüzce bir yılın hasretiyle… Yumuşacık kardan yumak yaparak eğlenelim.

Eğlenmek çocukluk hakkımız. Düşünmek ise insanlık borcumuz. Yalnız kendi halimize değil, başkalarının haline de bakalım.

Hepiniz kardeşiz çocuklar, dostuz birbirimize, arkadaşız. Çocuklar çocukça sever. Çocukça, ama candan yürekten severiz biz. Karı severiz, insanları severiz, dostumuz hayvanları severiz.

Bir çocuk, bir çocuğu çağırıyor işte, dinleyin duyuyor musunuz?

“Gelsene kartopu oynayalım.” Cevap:
“Bekle, geliyorum.”

Dergimize abone olmak için tıklayın!

işrak

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*