Merhaba arkadaşlar!
Bu sene sınıfımıza başka ülkelerden yeni arkadaşlar geldi. Bizim dilimizi pek bilemedikleri için ilk günler kaynaşmakta zorlandık.
Onlar da, yeni bir sınıfa geldikleri için çekingen ve endişeliydiler. Ama aklıma bir fikir gelmişti. Biz çocukların hangi ülke ve hangi dilden olursak olalım bir iletişim şekli daha vardır. Oyun oynamak! Onları oyunlarımıza davet etmeye başladık.
Böylece onlar da gülümsemeye ve kendilerini iyi hissetmeye başladılar. Birilerini mutlu ettiğim zaman ben de mutlu oluyorum.
Teneffüslerde, serbest zamanlarımızda hep beraber “yakan top, yağ satarım bal satarım” gibi oyunlar oynuyorduk. Bütün sınıf
halinden memnundu ama bir kişi hariç. Bize uzaktan kızgın kızgın bakan iki yıldır aynı sırada oturduğum yakın arkadaşım Sema idi.
Bir gün dayanamadı ve bana “Lemanur, ben yabancı çocuklarla oynamam. Sen bunlara çok yüz verdin, onlarla oynamaya devam edersen sana küseceğim!” dedi. Hem şaşırmış, hem de üzülmüştüm. Ben kimseyle küsmek istemiyorum ki. Ben de: “Ben oynarım,
bana karışmaya hakkın yok. Kimseyle de küsmem hepimiz arkadaşız” dedim ve uzaklaştım.
Bir gün öğle tatilinde yine hep beraber oyun oynuyorduk. Hepimiz mutluyduk. Sema ise yine öfkeyle uzaktan bizi seyrediyordu.
Aslında çok yalnız ve mutsuzdu. Yanına gittim.
“Hadi gel sen de bizimle oyna” dedim.
Önce gelmek istemedi. Biraz ısrar edince geldi. Bir süre sonra Sema’nın da yüzü gülüyordu. Umarım iyiliğin bizi mutlu ettiğini, kötülüğün ise huzursuz ve mutsuz ettiğini o da öğrenmiştir.
Lemanur Yükselten
İlk yorum yapan olun