Sevgili çocuklar, bu gün size Endülüs’ün fethini anlatacağım, can kulağıyla dinleyin olur mu?
Endülüs’ün fethi, Hicretin 92’inci senesinde, Peygamber Efendimiz’in (asm) asrından sonra en hayırlı asır olan tabiin (sahabeleri görmüş Müslümanlar) devrinde başladı.
Bu sırada Emevilerden Velid Bin Abdülmelik Bin Mervan halife idi.
İlk fetihlere muvaffak olan Tabiin’den ve Kayvran Valisi Musa Bin Nusayr’ın azadlısı (serbest bırakılan köle) Tarık Bin Ziyad’dı.
Afrika’nın kuzey batı ucundan karşıya geçip Kurtuba’yı ele geçirdi.
Daha sonra Musa Bin Nusayr da büyük bir ordu ile karşı yakaya geçip Tarık ile birleşti ve büyük fetihler gerçekleşti.
Endülüs her yönüyle İslam devletlerinin en merkezi ve güzide yerlerinden biri haline geldi.
Ancaak; daha sonra bir hükümdar idaresi altında toplanamadılar, bir çok ufak beyliklere bölündüler ve ne yazık ki bu ayrılık onların sonu oldu.
Endülüs uzun müddet Müslümanlar için bir İslam beldesi oldu. Tabiinin büyüklerinden birçok zat, cihat ve gaza için Endülüs’e gitmişlerdir. Onlardan bir çoğu hadis rivayet eden alimlerdi. Peygamber Efendimiz (asm): Garp (batı) ehli, kıyamete kadar hak üzerine galip olacaktır” buyurmuşlardı (Sahih-i Müslim).
Bu hadis-i şerifin mesajı, bütün batıya yönelikti.
Mağrip (doğu): Endülüs’ten İstanbul’a kadar bütün Rum beldeleri demektir. Yani Resulullah Efendimiz bu beldelerde İslamın yayılacağını ve kıyamet gününe kadar Hak Teala’nın yardımını ihsan edeceği serhatler olacağını bildirmişlerdir.
Yaa çocuklar, nereden nereye geldik. Aylar süren fetihler yok artık. Ama onun yerine bilgi var. Kimin ilmi ve bilgisi fazla ise, dünyayı o yönetiyor demektir. Bu yüzden bol bol okuyun, ilminizi arttırın, kendinizi eğitin ve dünyaya hâkim olun.
Yazan: Tarih Dede
Dergimize abone olmak için tıklayın!
İlk yorum yapan olun