Her bir karpuz “BİSMİLLAH” der

Sıcak bir yaz günüydü. Zümra ve Zehra arkadaşlarıyla bahçede oynuyorlardı. Birden annelerinin sesini duydular. Bir de ne görsünler? Annelerinin elinde koca bir tabak dilimlenmiş karpuz vardı. Zümra, Zehra ve arkadaşlarını çardağa karpuz yemeye davet ediyordu. Çocuklar buna çok sevindi. Hemen arkadaşlarına haber verdiler. Bütün çocuklar koşarak, ağacın gölgesindeki çardakta yerlerini aldı. Tahta masanın etrafına oturdular. Bu sıcakta soğuk karpuz o kadar iyi gelmişti ki, bir yandan yiyorlar, bir yandan da sohbet ediyorlardı. Zehra’nın aklına bir soru gelmişti. “Anne, karpuz ağaçtan mı toplanıyor? Hiç karpuz ağacı görmedim.” dedi.
Ablası Zümra ve birkaç çocuk gülmeye başladılar. “Hiç karpuz ağacı olur mu? Kocaman karpuzları ağaç dalları nasıl taşısın? Hemencecik dalları kırılır.”
Bir başka çocuk da gülerek söze karıştı:
“Hem düşünsene ağacın altından geçerken başına karpuz düştüğünü… Hah hah hahh” kahkaha sesleri yükselmeye başlamıştı.
Anne Selma Hanım: “Çocuklar susar mısınız? Zehra bana bir soru sordu. Burada komik bir durum yok. Karpuz, tarlada, yerde yetişir. Kavun da öyle. Onları taşıyan ve beslenmelerini sağlayan ince bağlar vardır. Bunlar ağaç dalları gibi yukarı uzanmazlar. Toprağın üzerinde yatarak ve ilerleyerek
büyürler.”
Az önce gülen çocukların hepsi ciddileşmişti. “Peki, ama nasıl, ipe takılmış gibi kocaman tatlı karpuzlar toprakta büyüyor?” dedi Ayşegül. Selma Hanım:
“Çocuklar, her bir karpuz “Bismillah” der” dedi.
“Gerçekten mi? Peki, biz neden duymuyoruz?” dedi çocuklar.
Selma Hanım devam etti: “Evet, çocuklar, gördüğünüz gibi toprağın böyle çeşit çeşit renkte ve tatlarda meyve sebzeleri yapabilmesi imkânsızdır. Onun aklı yoktur ve bizi de tanımaz. Ağaçların da aklı yoktur ve onlar da bizi tanımazlar. Öyleyse her bir meyve, sebze; bizi tanıyan, ihtiyaçlarımızı bilen birinin emriyle hareket ediyor. Yani ‘Allah namına, Allah’ın adıyla’ diyor. Bizim de her zaman söylediğimiz şekliyle ‘Bismillah’ diyor. Bu kelime öyle tılsımlı bir kelime ki, normalde çok zor olan işler onlara kolay bir hâle geliyor. İnce dallar, kavun ve karpuz taşıyor. Minicik çiçekler ‘Bismillah’ deyince kaya ortadan ikiye çatlıyor ve çiçeğin çıkması için yol veriyor. Her bir inek, deve, koyun, keçi, ‘Bismillah’ diyor, yeşil ot yedikleri halde bize beyaz süt veriyor. Böylece her biri bir süt çeşmesine dönüşüyor.”
Karpuz yemek çocuklar için daha da lezzetli hâle dönüşmüştü. Karpuz yemeden önce “Bismillah” demeyi unutanlar hemen “Bismillah” dediler.
Anne Selma Hanım: “Aferin size çocuklar. Başta “Bismillah” diyoruz. Şimdi hatırlayıp diyenleriniz de güzel bir şey yapmış oldu. Ortada, yani yerken, bize bu lezzetli yiyeceğin nasıl geldiğini düşünüp tefekkür ediyoruz. Sonunda da ‘Elhamdülillah’ diyoruz. Yani, bize bu nimetleri verene teşekkür ediyoruz, şükrediyoruz.

Mehtap Y. Yükselten

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*