Kurban Bayramı

Gözlerindeki kocaman ışıltılar ile koştu yan komşu Halide Hanım’ın evine.
“Esra, Esra koş hadi bize gel” dedi kolunu eteğini çekiştirerek.
“Ne oldu dur Sinem. Bu ne acele, bu ne
telaş“ dedi ağzındaki tatlı bulaşığını silerek.
“Yarın bayram ya hani, Fatma Ninem elimize kına yakacak. Dedem de kınalı koç getirmiş. Ona da bakarız avluda. Aynı ışıltı Esra’ya da yansıdı.
Fatma Nine oymalı tahta sedirde Kur’ân okuyordu. “Nine nine“ diye bağırarak girdi içeri Sinem. Yengesiyle birlikte sarma saran annesi parmağını
dudağına götürüp “sus” işareti yaptı.“Ninen Kur’ân’ını okuyana kadar gelin bakalım küçük hanımlar bize yardım edin.”
“Nasıl yani“ dedi Esra, ela gözlerini kocaman açarak.
“Oturun yavrucağım sarma saracağız birlikte.“
“İyi ama biz küçüğüz Süreyya Teyze“ dedi Esra, mahcup bir tavırla Biz de annemizin karnında öğrenmedik ya kuzucuğum, hadi
elleriniz yıkayın gelin bakalım Büyük bir heyecanla ellerini yıkayan Esra ve Sinem sarma tepsisinin başına oturdular. Asmadan koparılıp haşlanmış
yaprakların özenle dizildiğine şahit oldular. “Elime bakın” dedi Süreyya Hanım.
“Önce yaprağı tepsiye serdim, en üst sap kısma yakın yere harcı ince uzun yayıyorum, sonra yine oradan başlayarak sağlı sollu katlıyorum.”
“Aaa”, dedi Esra. “Kalem gibi incecik!” “Ne kadar maharetlisiniz Süreyya Teyze.” “Eee siz de öğreneceksiniz yavrum hadi bakalım.”
İkisi iki yandan yaprakları serdiler heyecanla sardılar. “İlk bir kaçı bozuk olsa da moralinizi bozmayın” dedi Süreyya Hanım.
“Zamanla insan iyisini yapar” dedi. Okumasını bitirmiş Fatma Nine geriden onları izliyordu gülümseyerek.
Mutfaktan gelen sütlaç ve tatlı kokuları iyice yayılmıştı. Nusret Dede Sinemler adına bir kurban
hissesine girmişti. Ona bakmış gelmişti eve, küçük torunu Hasanla. Heyecanlı idi minik Hasan.“Abla abla orda bir sürü idiler koyunlar,
keçiler, inekler tosunlar. Kurban pazarıimiş oranın adı. Sevdim onları.” “Ne güzel Hasan, iyi ki gitmişsin bak.”
Kendi adına aldığı kurbanı işaret ederek “Kınalı Koçu görmek ister misiniz“ dedi, Nusret Dede.
Sinem’in ablası yeni pişen sütlaçtan ikram ediyor, Sinem’in dedesi kurbanlık koçu göstermek istiyor, ninesi ellerine kına yakacak…
“Ne kadar güzel bir şey” dedi iç geçirerek büyük aile olmak.
“Evde tek başıma ne kadar sıkılıyorum ben” derken Esra, Sinem yine elinden tutup çekti onu. “Hadi önce kurbana bakalım dedemle.”
Sessizce Nusret Dedeyi takip ettiler. “Çocuklar fazla yaklaşmayın koçlar toslayabilir.” dedi dedesi.
“Güzel koç sen Allah’a kurban mı olacaksın? Kınan da yakıldı. Dedi Sinem. “Meeee………..”
“Evet ne mutlu bana” dercesine yüzlerine bakıyordu.
Kınalı idi süslü idi. Okulda oynanan Kınalı Hasan müsameresi aklına geldi Sinem’in. “Allah’a kurban olmak isteyenler kınalanıyor demek” dedi içinden. Daha sonra içeri geçtiler. Fatma Nineyle önce, bayramda gelecek çocuk misafirlere hediye paketleri hazırladılar. Şıngıraklı para keseleri
yaptılar. Fatma Nine sonra güzelce ellerini kınaladı Esra ve Sinem’in. “Biz de kurban olabiliriz artık” dercesine baktılar gülümsediler birbirlerine…
Bayram hazırlığı, tüm oyunlardan daha eğlenceliydi. İki saat sonra ellerini yıkadıklarında kırmızının en yakışır hali ellerindeydi.
Ertesi gün bayramda görüşmek üzere vedalaştı Esra. Eve gidip bayramlıklarını başucuna koydu. Bir türlü uykusu gelmiyordu. Bayram namazına uyanan babasının sesini duyunca yatağından fırladı. Annesi çayı koymuştu bile. Radyoda Barış Manço’nun “Bugün bayram erken kalkın çocuklar”
şarkısı eşliğinde evdeki hareketliliğe dahil oldu Esra. Bir koşu elini yüzünü yıkayıp bayramlıklarını giydi. Heyecanla kahvaltısını yapıp Sinem’e koştu. Sinemler o mahallenin yerli ve büyük ailesiydi. Kocaman bir kahvaltı sofrası kurulmuştu. Evde doymadığını hissetti. Bir kahvaltı da orada yaptı iştahla. Gözlemeler harikaydı. Büyüklerin ellerini öperek, ceplerine konan harçlıklar mutluluk olmuştu… Sonra bayram ziyaretleri için yola revan
oldular, mahalledeki tüm arkadaşlarını toplayıp evlere koştular. “Bayramınız mübarek olsuunnnn…””
Cepler şeker ve harçlıklarla doldu. Nusret Dede de tekbirlerle koçu kurban etmişti. Etler durumu iyi olmayanlara dağıtılmıştı bile. En yakındakilerden başlayarak. Evlerden, kavurma yemek kokuları yükseliyordu
Ne güzel bir ibadetti kurban.

Nilüfer Zontul Aktaş 

1 Comment

  1. Bir bayram sevinci ancak böyle anlatilir bayramin önemi güzellikleri içerdiği mesajlari ellerinize sağlik nerde o güzel bayramlar diyoruz çocuklarimiza o güzellikleri anlatıyoruz ama yaşamlarında hissettirmiyoruz hep eskiler diye söze başlıyor bizim zamanınızda şöyleydi böyleydi deyip avunuyoruz

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*