“Bundan on dört asır önceydi. İstanbul Müslümanlara değil, Bizans İmparatorluğuna ait bir şehirdi.
“Böyle bir zamanda Peygamberimiz Hz. Muhammed (asm) şöyle bir müjde verdi:
‘İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fethedecek kumandan ne güzel kumandan ve onun ordusu ne güzel ordudur.’
“Efendimizin (asm) bu müjdesine nâil olabilmek için kimler yola düşmedi ki? İstanbul’u fethetmek, orayı ‘İslâm bol’ haline getirmek kimlerin hayalini süslemedi ki?
“Meselâ bunlardan biri, Ebû Eyyûb el-Ensârî idi.
“Ebû Eyyûb el-Ensârî, Peygamber Efendimiz (asm) Medine’ye hicret ettiğinde onu evinde misafir eden Sahabîdir. İstanbul’u fethetmek için o da gelmişti bu topraklara. Ne var ki fetih ona nasip olmamıştı. Fakat başka bir şey nasip olmuştu ona. Burada şehit düşerek, mezarı yine bu güzel şehirde, yani İstanbul’da kalmıştı.
“Evet, Ebû Eyyûb el-Ensârî’nin kabri, İstanbul’un Eyüp Sultan semtinde, Eyüp Sultan Camii olarak bildiğimiz yerdedir.
“Mutlaka ziyaret edip, ruhuna bir Fatiha göndermelisiniz.”
Arif, bu güzel bilgileri Can Kardeş Dergisi’nde okuduğu zaman heyecanından yerinde duramadı. Hemen babasına koştu.
“Babaaa! Babaaa!”
Onun bu hâlini ilgi ve merakla karşılayan babası “Hayırdır evlâdım, ne oldu? Nedir bu telâşın?” diye sordu.
“Baba yaa, hani sen bizi Ramazan’da Eyüp Sultan Camii’ne götürmüştün ya.”
“Evet.”
“Bir daha gidelim mi oraya?”
“Gidelim tabii yavrum. Ama hayırdır, nereden aklına geldi şimdi?”
Arif, az önce Can Kardeş’te gördüğü yazıyı, babasına da okudu. Babası onu ilgiyle dinledikten sonra gülümsedi.
“Şimdi anlıyorum seni yavrum. Eyüp Sultan Hazretlerinin kabrini ziyaret edelim diyorsun yani.”
“Evet baba. Ben onun İstanbul’u fethetmek için buralara geldiğini bilmiyordum.”
“Bu benim eksiğim yavrum. Camiye gittiğimizde bunu anlatmayı ihmal etmişim.”
“Olsun baba, önemli değil. Öğrendik ya. Ben şimdi onu bu duygularla tekrar ziyaret etmek istiyorum.”
Babası, Arif’in heyecan ve merak dolu gözlerine sevgiyle baktı.
“Biliyor musun Arif, aslında İstanbul’un bir manevî fatihi de Eyüp Sultan Hazretleridir.”
“Nasıl yani?”
“İstanbul’un fethedilmesinde onun da duası ve manevî yardımı vardır çünkü.”
“Hımm, şimdi anladım.”
Babası anlatmaya devam etti:
Yazının tamamı için Mayıs sayımızı kaçırmayın, abone olmak için tıklayın!
İlk yorum yapan olun