Sonbaharda kuruyup düşen yapraklara, solan çiçeklere çok üzülmüştüm. Kupkuru odun parçasına dönen ağaçlarda hiçbir canlılık işareti kalmamıştı.
Üzerinde yuvarlandığım yeşil çimenler de yoktu. Çocuk kalbim bunlara çok üzülmüştü. Aradan aylar geçti ve şimdi yeniden bahar geldi. Ölen ağaçlar, bitkiler yeniden dirilmeye başladı. Çiçekler açıyor, çimenler yeşeriyor. Bununla ilgili bir ayet meali var biliyor musunuz?
Şöyle: “Şimdi bak Allah’ın rahmet eserlerine. Yeryüzünü ölümünün ardından nasıl diriltiyor. Bunu yapan elbette ölüleri de öylece diriltecektir.” (Rûm sûresi)
Yaşasın! Bu ayet ne kadar müjde verici. Her bahar bize, dirilişi ispat ediyor. Bitkiler için bile ölüm bir son değilse, yeryüzünün en değerli varlığı insan için ölüm, nasıl bir son olabilir? Vefat etmiş dedelerimizi, ninelerimizi, çok sevdiğimiz yakınlarımızı tekrar göreceğiz. Onlar yok olmadılar. Toprağın tohumu muhafaza edip, zamanı gelince ortaya çıkardığı gibi onlar da tekrar dirilecekler.
Bunları düşününce bahar sevincim çok daha büyük bir sevince dönüştü. Yoksa küçücük kalbim nasıl dayanırdı bu dünyadaki ölümlere ve ayrılıklara? Bu baharda, her şeyin bizim için nasıl en süslü, en renkli, en güzel halleriyle bize yeniden nasıl verildiğini; kelebeklerin, çiçeklerin üzerindeki nakışları, dağları, tepeleri, kırları yeniden seyredip düşünmeliyiz.
Allah bizi çok seviyor. Bu dünyada bile ölümün yokluk olmadığını bize her baharda gösterip ispat ediyor. Biz de Onu sevmeliyiz, tanımalıyız ve tam olarak O’na güvenmeliyiz.
Dergimize abone olmak için tıklayın!
İlk yorum yapan olun