Dünyanın En Güzel Dayanışması: AHİLİK

Ahilik teşkilatının kurucusu Ahi Evran, Azerbaycan’ın Hoy kasabasında doğmuştur (1171) Ahi Evran ilk eğitimini Hoy kasabasında aldıktan sonra, Horosan’a giderek orada ünlü âlimlerden Fahreddin Râzi’den (1149-1209) Felsefe ve Kur’ân-ı Kerim tefsirlerini öğrenmiştir. Râzî, yüzlerce öğrenci yetiştirmiştir. Ahi Evran gençliğinde Ahmet Yesevî’nin talebelerinden aldığı ilk tasavvuf terbiyesi ile yetişmiş ve olgunlaşmıştır. Ahi Evran, Tefsir, Hadis, Kelâm, Fıkıh ve Tasavvuf kitapları yazmıştır. Ayrıca Felsefe, Tıp ve Kimya sahalarında da bilgi sahibi olan çok yönlü bir ilim insanı ve filozoftur.
Ahi Evran’ın Anadolu’da kurduğu Ahilik teşkilatının asıl hedefi ilim ve bilgiyi insanlığın hizmetine sunmaktı.
Ahiliği daha iyi anlamak için her yıl, esnaf ve zanaatkarların kültürel temellerini yaşatmak için, Ahilik Haftası kapsamında etkinlikler düzenleniyor. Bu teşkilat ahlaklı olmayı, kardeş gibi birlikte yaşamayı ve yardımseverliği tavsiye ediyor. Ahiliği daha iyi anlamak için, Ahi Kültürünü Araştırma ve Eğitim Vakfı Başkan Yardımcısı Süleyman Demir ile görüştük.

Ahilik Teşkilatından günümüze kalan miras nedir?

Ahilik Kurumu, günümüzde Sanayi Odaları, Ticaret Odaları, Esnaf Odaları, Sosyal Güvenlik Kurumları gibi kurumlara dönüşmüşlerdir. Ahi Evran ve Ahilikle özleşen akıl, ahlak, çalışma, bilim ve hukuk gibi kavramlar çağımızın en ileri toplumlarının hayat düzeyini oluşturmaktadır. Bu bağlamda demokrasi, insan hakları, tüketiciyi koruma, Ombudsman gibi kurumların aslının ahilikten alınarak geliştirildiğinin farkında olmayan zihniyet, bireye verilen değerlerin ve hakların Batıda kolektivizmdensonra gerçekleştiğini; tekrar edip duracaklardır. Tabiidir ki tarihi kurumların değerini bilmeyenler, Türkiye’nin liberal düşünceden, demokrasiden, insan haklarından, hukuktan yoksun olduğunu,yalnız içeride söylemekle kalmayacaklar, yabancı bazı kurumlara da şikâyet etme cesaretini göstereceklerdir.

 

Ahilikte ihtiyacı kadar tüketmek nedir?

Ahiler İslam inancının da etkisiyle paylaşan, hırsı sevmeyen, kanaatkâr ve sade bir hayat tarzını savunan kimselerdi. O yüzden ihtiyaçları kadar üretir ve tüketirlerdi. Fazla gelir ve tüketimlerini çevrelerindeki ihtiyaç sahibi kimselerle paylaşırlardı.
Özellikle vurgulamamız gereken şudur ki: “Ahilik tarihte çok önemli görevler üstlenmiş, Türk kültüründe ve tarihinde derin izler bırakmış, millet olarak en büyük övünç kaynağımız olan önemli sivil toplum kuruluşlarımızdan biridir.”
Sonuç olarak, Ahiliğin her devre, her topluma, her devlete, her sisteme vereceği mesajlar, mutlaka hep var olmuş ve var olacaktır. Geçmişte kültürümüzün tanıtılması, yaşatılması ve yaygınlaştırılması noktasında emek ve hizmetleri bulunanları şükranla anıyoruz.

 

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*