Görmeden Sevdiklerim

Denize ayaklarını daldırdı. Ayaklarının dibindeki küçük iki balığın kaçıştığını görebiliyordu.
Dokunmak, eline almak, onlarla oynamak istiyordu. Elini suya daldırdıkça ah bir kaçmasalar… Aslında belli ki onlarda oynamak istiyordu. Yoksa niye ayaklarının dibinde dolaşıyorlardı? Belki oyun oynama şekilleri farklıydı. Belki onlar daha farklı oyunlardan hoşlanıyorlardı. Geçen hafta okulda oyun konusunda bir türlü karar veremeyince arkadaşlarıyla oyunları kâğıda yazıp kura ile seçmişlerdi. İlk çıkan oyunu hemen oynamışlardı. Kurada kendi istemediği oyun çıkmıştı. Mızıkçılık yapası vardı da karşı reklam panosunda ki yengeç resmi ilgisini çekince mızıkçılık yapmasına fırsat bulamadan oyun değişmişti. Yengeçleri hep merak ederdi. Onları sadece ablasının ders kitabında görmüştü. Turuncu, kırmızı renkleri vardı. Hele o gözleri dünyanın en sevimli iki ışığıydı… Onları seviyordu. İnsan görmeden sevebilir mi? Niye sevmesin ki harika özellikleri var. O, yengeçlerin ona farklı gelen özelliklerini sevdiğini düşündü. Üstelik bir gün görebilme ihtimali de çok yüksekti. Ablası ona kütüphanedeki birçok kitapta yengeçlerle ilgili hikâye, masal, bilgi olduğunu söylemişti. Bir gün yengeçlerle karşılaşırsa onlarla daha iyi anlaşabilmek, oynayabilmek için haklarında daha fazla bilgi sahibi olmalıydı.
Balıklar, yengeçler ve kendisi harika bir ekibin parçası… Hayallerini gerçekleştirmek için hemen kitap ve dergilerinin arasına daldı.
Hikâyemizin devamında sence neler olacak? Devamını kendin kurgulayıp yazabilirsin. Görmediğiniz halde sizin de sevdiğiniz
neler var, neden seviyorsunuz düşünün. Sevdiğiniz özellikleri hakkında resim yapabilirsiniz.
Hikâyedeki çocuğun özelliklerini araştırdığı yengeçlerin origamisini katlayın, boyayın. Bir kâğıda deniz altı manzarası çizip resmin bazı yerlerine katladığınız yengeç origamilerini yapıştırın.

Yazan: Mihriban Sezer

Çizen: Ravzanur Güleçyüz

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*