Üç Aylar ve Bediüzzaman

Arif, her ayın başında yaptığı gibi yine duvar takviminin yapraklarına göz gezdirmeye başladı. O ay tarihte nelerin olduğunu öğrenmek onun en büyük zevki idi.
Bu merakla yine takvimi eline aldı. Mart ayının yapraklarına bir bir baktı. 7 Mart’a geldiğinde çok şaşırdı ve heyecanlandı. Çünkü “Regaib Kandiliniz mübarek olsun” yazıyordu. 8 Mart’ta ise “İslam âleminin mübarek Üç Aylar’ını tebrik ederiz.” cümlesini okudu. “Yaşasınnn” dedi, yine Üç Aylar gelmişti. Yine kandil simitleri, yine dost ve akrabalarla kandilleşmeler, yine cami ziyaretleri, yine bambaşka maddî-manevî zevkler kendisini bekliyordu.
Arif bu heyecan içinde, elinde takvim ile babasının yanına koştu. “Babaa, babaa, bak yine Üç Aylar geliyor” dedi. Babası “Gerçekten mi, vay bee, daha sanki dün yaşamış gibiyiz Üç Ayları, zaman ne çabuk geçmiş” dedi. Recep, Şaban, Ramazan…
Üç mübarek ay, art arda gelecek ve evleri şenlendirecekti.
Tabii sevaplar da yağmur gibi yağacaktı! Babası, Arif’e “Güzel yavrum, Mart ayında büyük bir zatın, gönüller fatihinin vefat yıldönümü de var. Onu da gördün mü, bir bak bakalım?” dedi.
Arif de hemen yaprakları karıştırmaya devam etti. 23 Mart’a gelince, “Eveeet, Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin vefat yıldönümü. O, bu ayda, Şanlıurfa’da vefat etmiş ve arkasında Risale-i Nur gibi harika bir eser külliyatı ile binlerce Nur Talebesini bırakmış. Allah rahmet eylesin.” dedi. “Güzel oğlum, biliyor musun, Üstad Bediüzzaman da Üç Aylar’dan birinde vefat etmiş?” “Peki, hangi ayda?”

“Sence?”
“Eee, bir düşüneyim… Ramazan olabilir mi acaba?”
“Tam on ikiden vurdun Arif. Aynen öyle.”
“Peki, Ramazan’ın kaçında vefat etmiştirm sence?”
“Yoksa Kadir Gecesi’nde mi baba?”
“Bravo! Tahminlerin çok iyi. Gerçi Kadir Gecesi, Ramazan’ın içerisinde gizli bir gündür ama Peygamber Efendimiz özellikle son on gecede ve tek gecelerde saklı olabileceğine işaret etmiş. Yani 21, 23, 25, 27. geceler gibi…”
“Peki baba, Üstad Bediüzzaman hangi gecede vefat etmiş?”
“Ramazan’ın 25. gecesi yavrum. Belki de bu sebeple o sene halk arasında Kadir Gecesinin daha ziyade 25. gece olabileceği yönünde bir kanaat uyanmış. Yine de en doğrusunu Allah bilir tabii…”
Arif, Mart ayının takvim yaprakları arasında yaptığı bu hayalî gezintiyi düşünürken, babası tekrar konuşmaya başladı:
“Benim meraklı oğlum, Üstad Bediüzzaman’ın, Peygamber Efendimizin söylediklerinden yola çıkarak, bizlere Üç Aylar’la ilgili vermiş olduğu bir müjdeyi de hatırlayalım mı şimdi?”
“Çok iyi olur baba.”
“Öyleyse dinle: Recep ayı, yapılan her iyiliğe yüzden fazla sevabın yazıldığı bir aydır. Şaban ayı, her bir iyilik için üç yüzden fazla sevap kazandırır. Ramazan ise, Allah’ın tek bir iyilik için kullarına binlerce sevap verdiği bir aydır. Hele Kadir Gecesi var ya, mesela okunan tek bir Kur’ân harfine otuz bin sevabın yazıldığı tam bir rahmet gecesidir yavrum.”
Arif bu müjdeleri duyunca yerinden uçacak gibi oldu. “Allah bizi ne kadar çok seviyor baba yaa, değil mi? Baksana, bizlere binlerce sevap yağdırıyor.” dedi.
“Elhamdülillah” dedi babası da. Arif de “Elhamdülillah” dedi. O an, onların “Elhamdülillah” dediklerini duyan melekler de öyle dedi ve onlara bol bol sevap yazdılar.
Üç Aylar daha girmemişti belki ama manevî havası çoktan her yanı sarmaya başlamıştı.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*