Kamil Dede diyor ki: “İHTİYARLIK BAHTİYARLIK VESİLESİDİR”

Merhaba arkadaşlar, biliyorsunuz herkes çocukluk, gençlik ve ihtiyarlık döneminden geçecek.
Yani yaşlanacak. Madem biz de ihtiyar olacağız, o zaman yaşlanmayı daha iyi tanımaya ihtiyacımız var. Yaşlılık, sanıldığı kadar kötü değil elbette.
Hatta yaşlanmanın güzelliğini duyduğunuzda siz de yaşlanmak isteyeceksiniz belki.
Biz de, “Yaşlılara Saygı Haftası” münasebetiyle, sizin için ihtiyarlığın güzelliklerini keşfetmiş Kâmil Memiş ile konuştuk. Kâmil Dede, bizi çok güzel karşıladı ve Risale-i Nur’dan teselli örnekleri verdi.

Yaşlanmak olumsuz bir olaymış gibi algılanıyor.

Yaş aldıkça motivasyonu düşen insanlara ne tavsiye edersiniz?
Hayatı imanla formüle edenler için hayatın her anı, her karesi yaşayana huzur verir. Hayatı değerli gören insan, başkalarının yılgınlığa düştüğü, ümitsiz olduğu ihtiyarlık dönemini bir hazine kıymetinde görür. Yaşlanmak yıpranmak değil, olgunlaşmaktır. Kıvamını bulmaktır. Bu süreci ebedî hayatı kazandıracak bir sermaye olarak düşünmeliyiz. Bu sermayeyi iman ve ubudiyetle, sabır ve metanetle, ebedî âlemlere götürecek verimli hizmetlerde geçirmeliyiz.

Çocuklar, genellikle dedelerine büyük annelerine çok sıcak davranıyorlar. Bunun sebebi nedir?

Anne ve babaların kalplerindeki merhamet, dede ve büyük annelerde billurlaşır. Anne babalar dünya meşguliyeti,
iş vs. durumlarından dolayı bıraktığı boşluğu dede ve nineler merhametiyle doldurur. Biz de belli bir yaştan sonra çocuklaştığımız için, çocuklarla daha yakın ilişki kurabiliyoruz. Belki de daha fazla ilgi gösterdiğimiz için, bize sıcak davranıyorlar. Ben de dedemi hiç unutamıyorum. Çünkü babam küçük yaşta öldüğü içinonun şefkat ve merhameti ile büyüdüm.

Bediüzzaman Said Nursî, 26. Lem’a İhtiyarlar Risalesi’nde yaşlılığın güzelliklerinden bahsediyor. Bu noktada ihtiyarlığa bakışımız nasıl olmalı?

Bediüzzaman, yaşlılığı bir sabaha benzetiyor,
“Gençliğin gaflet uykusundan ihtiyarlık sabahı ile uyandım” diyor. “Madem iman gibi hadsiz derecede kıymettar bir nimet bizde vardır. İhtiyarlık da hoştur, hastalık da hoştur, vefat da hoştur” diyerek ihtiyarlığı bizlere sevdiriyor. İmanlı bir hayatın tadına doyum olmaz. İhtiyarlık bir bahtiyarlık vesilesidir. İhtiyarlıktaki cefalar sefalara, zahmetler rahmetlere, elemler lezzetlere dönüştüğü için razı olmalıyız. Ve onun gereği olarak iman, ihlâs ve sünnet-i seniyye ile rotamızı çizmeliyiz.

Ebedî olarak genç kalacağını zannedenler, ihtiyarlara yeterince hürmet etmiyor. Bu gençlere ne tavsiye edersiniz?

Bu dünyanın geçici olduğu ve herkesin bir gün yaşlanacağı bilinseydi, elbette ihtiyarlara hürmet gösterilirdi. Anne babasına saygı gösterenler, aynı muameleyi kendi çocukları tarafından göreceğini düşünse belki daha çok hürmet gösterirler. Peygamber Efendimiz (asm) “Büyüklerini saymayan, küçüklerini sevmeyen bizden değildir” buyurmaktadır. Bu da bize ihtiyarlara hürmet göstermenin, onlara saygıda kusur etmemenin imanın bir gereği olduğunu vurgulamaktadır.

Röportaj/Kübra Örnek

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*