Dünya Okulunun Öğretmenleri

Arif dünyanın büyük bir okul olduğunu, peygamberlerin ise bu okulun en büyük öğretmenleri olduğunu hayal etti.
Hz. Adem’den (as) beri gelen her peygamber, insanlığa çok güzel şeyler öğretmişti.
Tabii önce Allah, peygamberlerine öğretmişti. Meselâ Allah, Hz. Âdem’e (as) eşyanın isimlerini bildirmiş, o da insanlığa öğretmişti.
Son Peygamber Hz. Muhammed (asm) ise dünya okuluna gönderilmiş en son peygamberdi.
Cenab-ı Hak onu bütün peygamberlerden daha mükemmel bilgi ve özelliklerle donatmıştı.
Arif, kardeş ülke Bosna-Hersek’in lideri Aliya İzzetbegoviç’in “Yeryüzünün öğretmeni olabilmek için gökyüzünün öğrencisi olmak lâzım” sözünü hatırladı. Aslında bütün peygamberler tam da bu sözün manasını yansıtan en kâmil insanlardı. Çünkü onlar “Allah’ın en mükemmel öğrencisi” olarak “yeryüzünün en iyi öğretmenleri” haline gelmişlerdi.
Üstad Bediüzzaman’ın, Sevgili Peygamberimiz için “Üstâd-ı Ezelîsinden (Allah’tan) ders alır, öyle ders verir.” demesi ve onu Allah’ın “talebesi (öğrencisi)” olarak ifade etmesi de ilginçti.
Gerçekten de Peygamberimiz (asm) her şeyden önce Allah’tan ders almıştı. O, Kur’ân’da geçtiği üzere “Senin bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yoktur.” diyordu. Gerçek bilgi, Allah katında idi.
Peygamberimiz ilim öğrenmeye çok önem vermişti. İlim öğrenmenin her Müslüman için farz olduğunu söylemişti. Çünkü ilimler, bizi Allah’a götürür. Yani ilim öğrenmekle Allah’ın yüceliğini daha iyi kavrarız.
Her bilim ve sanat dalı kendi alanında bize Yaratıcımızın özelliklerini tanıtır. Mesela insan vücudunu tanıdıkça Allah’ın ne kadar mükemmel bir Sanatkâr olduğunu anlarız.
Peygamberimize ilk inen âyet “Yaratan Rabbinin adıyla oku!” olmuştu.
Bunun için Peygamberimiz okuma yazmaya çok önem vermişti. O daima insanları “faydalı ilim”le meşgul olup güzel bilgiler öğrenmeye teşvik etmişti.
Böylelikle hem kendimize, hem de bütün insanlığa faydalı olabilirdik.
O halde, bu büyük dünya okulunda, peygamberlerin öğretmenliği eşliğinde daima en güzel şeyleri okumalı, öğrenmeli ve yaymalıyız.
Arif, bütün bu manaları, Peygamber Efendimizin doğum yıl dönümü olan Mevlid Kandili vesilesiyle düşünmüş ve hayal etmişti. O’nun (asm) dünyaya gelmesiyle insanlık en büyük öğretmenine kavuşmuştu çünkü.
Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammed.
Yeryüzündeki ağaçların yaprakları, denizlerin dalgaları ve yağmurların damlaları sayısınca ona salât ve selâm olsun.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*