Bi’ Dünya Kitap

Kütüphaneye girdiğimde şu sloganları gördüm:
“Al götür, oku getir!”
“Kitaba dokunun, hayata dokunun!”
“Kitapsız büyüyen çocuk, susuz büyüyen
ağaca benzer.” (Çin Atasözü)
“Her devrin kitabı vardır.” (Arap Atasözü)
*
Kütüphane… Yani kitap/hane. Kitapların bulunduğu yer, mekân. Kütüphane kitaplardan oluşur. Kitapların bulunduğu yerler ise medeniyetin bir göstergesidir aslında. İslâm kültürünün en önemli halkalarından biri “yazma kitaplar”dan oluşuyordu. Evet, matbaa icat edilmeden önce, elle yazılan kitaplar vardı. Kitap öyle kolay yazılmıyor ve bunun için gerekli kâğıt, kamış, mürekkep gibi malzemeler gerekiyordu. Kitap aynı zamanda, dönemin medresede okutulan derslerine kaynaklık ettiği gibi, camilerdeki halkalarda okutulan eserler olarak kullanılıyordu. Bu kitapları okumak için  mukabele, sema, kıraat gibi teknikler öğretiliyordu. Yazma eserlere çok kıymet veriliyordu. Dönemin ilim merkezleri İslâm coğrafyasının da merkezi
sayılırdı. Yazma kitaplara ev sahipliği yapan Şam, Kahire, Bağdat, Buhara, Semerkant, Küfe, Bursa ve Mekke gibi şehirler Ortaçağ Batı dünyasının da ilgisini çekiyordu.
*

Batı dünyası kültürümüzü çaldı. Yüz binlerce eser kaçırıldı. Kimi eserler de yakıldı. İslâm dünyasını ayakta tutan kültürümüz târ ü mâr edildi. Batı, Ortaçağın karanlık dünyasından İslâm ülkelerinden çaldığı eserlerle Rönesans’ı başlattı. Bu yüzden kütüphanecilik, 15. yüzyılda matbaa makinesinin icadıyla hız kazandı. 18. yüzyılda Amerika ve İngiltere’de halk kütüphaneleri kuruldu. Bugün dünyanın en zengin kütüphanesi nerededir diye sorarsanız, Paris’i gösterirler. Bizde ise Cumhuriyet yönetimi ile başlamış, tüm il ve ilçelerimizde halk kütüphaneleri kurulmuştur.
Ancak ne yazık ki, milyonlarca el yazması kitaplarımız paçavra fiyatına Bulgaristan’a, Yunanistan’a veya Amerika Birleşik Devletleri’ne satılmış, arşivimiz sıfırlanmıştır.
*
Her türlü olumsuzlukları bir kenara bırakarak, biz tekrar kitap okumaya hız vermeli ve ilmimizi arttırmalı. Kütüphanelere mümkün olduğu kadar sahip çıkmalıyız. Bunun için en mükemmel kitaba yani Kur’ân-ı Kerim’e sahip çıkarak “marifet, ilim ve sanat”ımızı geliştirmeliyiz.

1 Comment

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*