Dünya Hepimize Yeter

Otobüste büyüklere yer verirken, acaba evde büyüklerimize nasıl davranıyoruz hiç düşündük mü?

Mesela, annem yemek yaptığında sofrayı donattığında ona teşekkür ediyor muyum?

Babam işten eve döndüğünde, ailemizin nafakasını temin ettiği için ona teşekkür ediyor muyum?

Veya dedem odaya girdiğinde uzandığım koltuktan kalkıp ona yer veriyor muyum? Yahut ayaklarımı uzattığımda büyüklerim geldiği için toparlanıyor muyum?

Küçük kardeşim Mehmet’i seviyor muyum yoksa onu kıskanıyor muyum? Zaman zaman onun başarılarını övmek yerine gizli gizli çimdiklemiyor değilim.

Büyüklerim beni sevdiği kadar ben de küçüklerimi sevmeliyim. Büyüklerime özellikle yaşlılarıma saygı göstermeliyim.

Komşularım aç iken benim tok olmam, ne kadar doğru? Komşu arkadaşlarımı mümkün olduğu kadar gözetmeliyim. Onların ihtiyaçlarını elimden geldiği kadar karşılamam gerektiğini bana babam söyledi.

Dünya hepimize yeter aslında.

Tarih boyunca zorbalıkla ülkeleri işgal etmiş nice komutanlar, imparatorluk kurmuş da olsa, gün gelmiş tıpkı insanların can vermesi gibi, ölüp gitmişler. Ebedi kalamamışlar.

İnsan ömrü sınırlı. Dünyanın da ömrü öyle. Bir gün yaşadığımız bu dünya da göçüp gidecek!

Peki ebedi olan ne?

Ebed olan “Kim?”

Yaptıklarımızın yanına kar kalmayacağını biliyoruz. Mutlaka adalet terazisi işleyecek ve zamanı geldiğinde hesabımızı vereceğimiz bir yer var.

Bunu bilerek en azından yapacaklarımızı iyi hesap etmeliyiz.

Küçüklerimize sevgi, büyüklerimize hürmet etmekle başlıyor her şey.

Büyüklerimiz bize Allah sevgisi öğretecek, Peygamber Efendimiz (a.s.v.) in hayatını modelleyecek… Ki, daha küçük yaşta “hırs” yerine “kanaat”i, “kavga” etmek yerine “barış”ı, “israf” etmek yerine “tasarruf”u ve “bencillik” yerine “paylaşmayı” öğreneceğiz.

Ne diyorduk:

Dünya hepimize yeter!

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*