Bahar Vagonu

Bol yağmurlu ve rüzgârlı Nisan ayının ardından, güneşli pırıl pırıl Mayıs ayı gelmişti.
Bahar mevsimi de kendini yeni hissettiriyordu. Kışın kupkuru olan ağaç dalları yeşermiş ve çiçekler açmıştı. Parklar, bahçeler yine kuş cıvıltıları ve çocuk sesleriyle şenlenmişti. İçim içime sığmıyordu. Gezmek, araştırmak, yeni bir şeyler keşfetmek istiyordum. Aklımda bir sürü sorular vardı. Hemen annemin yanına koştum.
-Anneciğim, ağaçlar tamamen kurumuştu, bir anda nasıl yemyeşil oldu? Çiçekler nasıl ortaya çıktı?
-Bunları düşünmen ne kadar güzel Ayşeciğim. Allah, dünyamızı sürekli olarak yeniliyor ve değiştiriyor. Gece-gündüz, kış-bahar gibi. Evet birkaç hafta önce kuru olan dallar, şimdi yeniden hayat bulmuş. Tıpkı geçen seneki gibi yeni bir bahar daha geldi. Aslında senin vücudun da dünya gibi değişiyor ve yenileniyor. Her yıl yeni bir yaşa girdikçe büyüyorsun. Altı ayda bir derimiz tamamen değişiyor. Bir meyveyi yediğinde midende ölmüş oluyor ama senin vücuduna dağılarak daha güzel bir hayata “merhaba”diyorlar. Çekirdeğini ise toprağa ekersen sana aynı meyveden bir sürü verebilecek bir ağaca dönüşüyor. Her bahar bize taze meyve ve sebze taşıyan mükemmel erzak vagonları gibidir.
Ben hayallere dalmıştım. Gözümün önünde eğlenceli, renkli bir tren ve her vagonda renk renk meyveler, sebzeler canlanmıştı. Trenin camlarından da etrafa mis kokulu çiçekler saçılıyordu. Bazıları çiçeklerden taç şeklindeydi. Çiçekli taçların bir tanesi de benim başımın üstüne konuvermişti. Annem anlattıkça, bahar mevsimine olan bakış açım daha da çeşitlenip renklenmişti. Kendimi çok daha mutlu hissediyordum.
*
Annem anlatmaya devam ediyordu:
-Yemyeşil çayırlar, çimenler, ayaklarımızın altına her bahar yeniden serilir. Kış uykusundaki hayvanlar uyanır. Onlar da bizim gibi neşe içinde olurlar. Desen desen, renk renk kelebekler uçuşur. Etraf bir gösteri alanına dönüşür. Hepsi bize, Allah’ın onlara verdiği özellikleri ve güzellikleri gösteren ordulara benzer. Vazifeleri bitince bunlar da gidecek ama sonra yine yeni baharlar gelecek.
*
Tüm bu anlatılanlardan şunu anlamıştım ki; sevdiğimiz şeylerin zamanı gelince gitmesi, yok olması anlamına gelmiyormuş. Kuru dallar, çekirdekler, tohumlar daima yeniden hayat bulduğu gibi, insanın ölümü de gözlerini yeni ve daha güzel bir hayata açması demekmiş.
Bahar mevsimi de bizim için ahiret hayatının varlığının bu dünyadaki en güzel örneğidir.

Yazan: Mehtap Yıldırım Yükselten

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*