“Çocuk Günü”nde Aylan’lar Cennete Uçmaya Devam Ediyor

 

Batı medeniyetinden asırlar önce Peygamberimiz Efendimiz Hz.Muhammed (asv)’in çocuklara haklarını verdiğini görebiliyoruz. Peygamber Efendimizin şefkatinin en canlı örneğini zaten çocuklar üzerinde görmek mümkündü.
Peygamberimizin çocuklara olan şefkati ve sevgisi bambaşkaydı… Bir çocuk gördüğü zaman Peygamberimizin mübarek yüzünü
neşe ve sevinç kaplardı. Onu tutar, kollarının arasına alır, kucaklar, okşar, sever ve öperdi.
İslam gelmeden önce kız çocuklarını diri diri toprağa gömen bir kavmi, İslamdan sonra öyle bir medeniyet toplumu haline getirdi
ki, bir karıncayı bile incitmekten sakınır hale getirdi.

ŞEFKATLİ BİR BABA, MERHAMETLİ BİR DEDE

Peygamberimiz gördüğü her çocuğa selam verip hatırını sorardı. Deve veya at üstünde ise çocukları atın terkisine alır, gideceği yere kadar götürürdü.
Çocuklarla arkadaşça konuşur, onların yanında anlayış seviyelerine göre sohbet eder, öğüt verirdi.
Efendimiz çocuk ve torunlarına çok düşkündü. Onlar için şefkatli bir baba, merhametli bir dedeydi. İslamın çocuklara verdiği
değeri anlamak için Peygamber Efendimizin hayatına bakmak yeterli…

BİR DÜNYA BIRAKIN BİZ ÇOCUKLARA

Asırlar geçti. İnsanlar güya medenileşti.
Sanayi devrimiyle birlikte teknoloji de gelişti.
İnsanlık hâlâ deneme yanılma yöntemiyle “Asr/ı saadet” modelini yakalamaya çalışıyor.
Koca koca dernekler ve kuruluşlarla çocuk haklarını yeni keşfettiler.
Hatırlıyor musunuz?
Tam dört yıl geçmesine rağmen 3 yaşındaki Aylan bebeği Manisa’daki sahilde cennete uğurlamıştık.
Ama “Medeni dünya”, “Çocuk Günü”nü “hak”larını vermeden kutlamaya çalışıyor…
Çocuklar dünyanın her yerinde neşe ve mutluluk kaynağı değil mi?
Onlar, geleceğin doktoru, öğretmeni, mühendisi, anne ve baba hatta- kahramanları değil mi?
Öylesine değerli olan çocuklarımıza bu dünyada vicdanı olan hiçbir insan özellikle bir çocuğun ağlamasına dahi kıyamaz, dayanamaz iken…
Üstelik onlar;
Bir dünya bırakın biz çocuklara. Islak olmasın gözyaşlarıyla… Diye haykırırken… Biz yetişkinlerin çocuklara uyguladığı bu baskı ve zulüm ortamını nasıl izah edeceğiz kendilerine?

İNSANLIK ASR-I SAADET MODELİNİ ARIYOR

Bizim vazifemiz, gelecekte onlara yaşanabilir bir dünya bırakmak. Madem gelecekte toplumu şekillendirecek olan bu çocuklar… O
halde gereken ilgiyi göstermeli ve iyi bir eğitimle yeryüzüne pırıl pırıl insan yetiştirmeli. Rüzgâr eken fırtına biçer.
Madem Birleşmiş Milletler “Dünya Çocuk Günü” olarak Ekim ayının ilk pazartesi gününü kabul etmiş, o halde bütün dünya çocuklarının aynı hak ve hürriyetlere sahip olarak yetiştirilmesini sağlamak zorunda.
Çocuklar kendi haklarını tıpkı “Asr-ı saadette olduğu gibi verilmesini bekliyor.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*