En Güzel Gezegen Dünyamız

Hamza ile Beyza kardeşler son günlerde “uzay” konusunda araştırmalar yapıyorlardı. Bir gün babaları: “Çocuklar, size bir çocuk dergisi getirdim.”Can Kardeş” bu ay gezegenlerden bahsediyor.” dedi. Çok mutlu oldular. Dergiyi alıp hemen incelemeye ve okumaya başladılar. Tam da merak ettikleri sorulara cevaplar veren bilgiler vardı içinde. Dergiyi okumanın heyecanı ile, akşam yemeğine çağıran annelerinin sesini bile duymadılar.
Beyza, ayı ve yıldızları seyrederken yastığına yaslandı ve “aaah ah, keşke uzaya gidebilseydim” dedi. O sırada pencereden bir ses geldi. O da kimdi? Az önce dergide okuduğu, Uçan Çocuk karşısındaydı. -Beyza, hadi gel, seninle uzaya gideceğiz! Kardeşi Hamza’ya baktı, ama o çoktan uyumuştu. Uçan Çocuğu gördüğüne inanamıyordu. -Pelerinimden sıkıca tutun. Yerden yükseldikçe oturdukları ev, mahalle, şehir, küçücük görünüyordu. “İlk
önce dünyamızın uydusu olan Ay’a gidelim” dedi Beyza. Ay’a indiklerinde, Beyza hayretle etrafı inceledi:

-Ama dünyadan gördüğümüz gibi bir ışık yok, burası dağlarla ve kayalıklarla kaplı.

– Evet. Gerçekte ayda ışık yoktur. O sadece güneşten aldığı ışığı bize yansıtır. Ay yüzeyinin açık gri, kayalık olması, güneş ışığını yansıtmak için çok elverişlidir. Beyza: “Ne kadar çok gezegen var, kimisi dünyamızdan binlerce kat büyük. Hepsi muhteşem bir ordu gibi hareket ediyor, birbirlerine çarpmadan dönüyorlar” diye düşündü.

– Hadi Beyza diğer gezegenlere gidelim mi? – Evet! – Güneş sistemimizin ortasında güneş vardır. Güneşe en uzak ve en küçük gezegen Püluton’dur.” – Tıpkı bir buz parçasına benziyor.

– Evet Beyza, Püluton çok soğuktur. Bizim soğuk kış günlerinde dayanamayacağımız soğukluğun en az yüz katı kadar soğuktur.” Püluton’a yaklaştıkça Beyza çok üşüdüğü için titremeye başladı.
– Geri dönelim Uçan Çocuk, çok üşüyorum.
– Tamam Beyza. Bak bu gördüğümüz de Neptün. Neptün de çok soğuktur. Atmosferi insanlar için zehirlidir.
Şu gördüğümüz ise Uranüs. Orası da yaşamamız için uygun değil. Bizi saniyede donduracak kadar soğuktur. Bak Beyza, şu etrafında halkası olan Satürn.
– Vay bee, hep resimlerde etrafında halka olarak gördüğümüz, aslında kaya parçaları ve toz bulutlarıymış. Sonra Jüpiter’i gösterdi Uçan Çocuk:
-Jüpiter çok büyüktür. Dünyamızın on katından daha büyüktü neredeyse. İşte şu da Mars. Marsta çok şiddetli rüzgârlar ve kum fırtınaları vardır. Burası da yaşamamız için imkânsızdır.
-Peki bu gördüğümüz gezegenlerde yaşayan var mı Uçan Çocuk?

-Allah sadece dünyamızı insanların yaşamasına en uygun şekilde yaratmıştır. Ama diğer gezegenleri ve yıldızları da boşuna yaratmamış tabi. Oralarda da bizim göremediğimiz melekler ve başka varlıklar yaşıyor olabilir. Çünkü kâinatın sınırları çok geniş, Allah’ın yarattıkları ise pek çoktur. Masmavi çok güzel bir gezegen görünüyordu.
-Dünyamızzz, ne kadar da güzel. Dünyada her şey bizim için! Isı, ışık, sıcaklık, hava, su, toprak, meyveler, sebzeler, hayvanlar… Hadi, dünyamıza dönelim

Uçan çocuk!
Annesi Beyza’ya sesleniyordu:
-Beyzaaa, uyan artık, okula geç kalıyorsun kızım.
-Anne, Uçan Çocuk nerede, dünyaya geldik mi?
Annesi gülümsedi. Beyza da gördüklerinin rüya olduğunu anlamıştı. O gün dergisini okula götürdü. Uzayla ilgili yazıları arkadaşlarına da okudu ve rüyasında uzaya gittiğini anlattı.

MEHTAP YILDIRIM YÜKSELTEN

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*